Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Vatandaş gıdada en kötüsüne hazır olsun!

Seksenli yıllarda kara önlükleri giyip beyaz yakalarımızı taktığımızda, derslerde öğretmenlerimizin bize gururla öğrettiği konulardan birisiydi: "Türkiye kendi kendisine yeten 7 ülkeden biridir!"

Bugün Türkiye'nin 1980'ler ve 1990'lardaki halini yerden yere vuran zihniyet, güzel ülkemizi her konuda dışarıya bağımlı hale getirdi. Bir zamanların buğday depoları olan Konya, Harran ovaları, artık iğrenç mimarisi ile betonla dolmaya başladı.

Ülkemizde tarımsal üretimi aşağılamak ANAP döneminde Turgut Özal ile başladı. Tarım ülkesi olmak, tarımsal üretim yapmak geri kalmışlık gibi gösterildi. Oysa gelişmiş her ekonomi aynı zamanda muazzam miktarlarda tarımsal üretim de yapar. Böylece ekonomilerinde gıda fiyatlarından kaynaklı enflasyon tehlikesini önlemiş olurlar. AKP döneminde ise çiftçi yaptığı üretimin pahalı olması nedeni ile sürekli hor görüldü. Çiftçi girdi maliyetlerinden yakındığı zaman ona: "Ananı da al, bas git!" denilmedi mi? Bugün çiftçi tam da kendisinden istendiği gibi, anasını, ailesini de alıp büyük şehre gitmiştir. Türkiye'de tarımsal üretim azaldığı için de fiyatlar her üründe roket gibi yukarı gitmektedir. 2002-2020 döneminde gıda fiyatlarındaki artış %653 olmuştur.

Sorunun nedenini size biraz daha açalım: AKP'nin dahiyane zihniyeti, ABD Merkez Bankası 2008 krizinden çıkış için piyasaya dolar doldurunca bunun sonsuza kadar süreceğini sandı. Bollaşan dolarla kur düşünce kerameti kendisinden bilen AKP, içeride güya pahalı üretim yapan çiftçiye üvey evlat gibi davranmaya başladı. Nasıl olsa kasada bol bol dolar vardı! Basarız doları, Rusya'dan buğday, Şili'den ceviz, Bulgaristan'dan saman, Yunanistan'dan mercimek, Mısır'dan soğanı alırız dediler.

Böylesine büyük bir stratejik hata nasıl yapılır? İnsanların temel tüketim maddelerinde dışa bağımlı hale gelmek affedilecek bir konu değildir.

En temel tarım ürünü olan buğdayı ele alalım. Türkiye buğdayda Rusya'nın Mısır'dan sonra ikinci büyük müşterisi olmuştur. Temmuz -Aralık 2020 döneminde Türkiye, Rusya'dan 4 milyon 674 bin ton buğday ithal etmiştir. İthalatçı/betoncu zihniyet hataları ortaya çıkınca da yalana sarılmaktadır. Buğday ithalatı artıp, vatandaş bu ne iştir diye sorunca da, bu ithalatın makarna ihracatı için yapıldığı yalanı dillendirilmiştir.

Rakamlar bunun ucuz bir yalan olduğunu ortaya koyuyor. Makarna sektörü 2020 yılında 1.074.863 ton durum buğdayı ithal etmiş, 1.473.267 ton makarna olarak ihraç etmiştir. Ancak un sektöründe tablo tamamen farklıdır. Bakınız aşağıdaki tabloyu Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu'ndan aldık. Un sektöründe dış ticaret tablosu şöyle:

evren-sektor.jpg

Tablodan da anlaşılacağı üzere Türkiye'nin toplam buğday ithalatı 8,5 milyon ton olmuştur. Bunun 2,9 milyon tonu un olup satılmış, dip toplama baktığımızda ise ülke buğday işinden 1,3 milyar dolar zarar yazmış, yani açık vermiştir. Bu açığın nedeni üretimden kopartılan Türkiye'dir.

Tarımda, gıdada diğer ürünlerde de tablo bu şekildedir. İşin kötü tarafı ise şu: Pandemi nedeni ile dünya genelinde gıda fiyatları artışa geçti. BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO'nun Gıda Fiyat Endeksi Mayıs 2020'den itibaren yükseliyor. Son 7 aylık artış %18.1'i buldu. 2020 yılı artışı ise %6.4. Türkiye ise bu dalgaya çiftçisini üretimden koparmış bir şekilde yakalandı. Yani her zaman, her konuda olduğu gibi hazırlıksız, gafil avlandı.

An itibari ile pahalı da olsa ürün bulunuyor. Ancak Türkiye tarımda ve sanayide dışa bağımlı politikalarda hala ısrar ettiği için eninde sonunda ürün kıtlığı ile yüzleşecek. Üretimden kopuşun bedelini henüz tam anlamıyla ödemedik. Beton ekonomisinin getirdiği yalancı refahın büyüsü bozulurken, vatandaş gıdada zor günlere hazır olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları