Yeni kurul nüfusumuzu artırabilecek mi?!
Recep Tayyip Erdoğan, doğum oranının gittikçe düştüğünü söylüyor. Sık sık en az üç çok sahibi olmaktan bahsediyor ama pek kaale alınmıyor.
Herkes hayat gailesinde... Nasıl geçineceği hesabı içinde olanlar, nasıl fazla çocuk düşünebilirler?!
Önceleri nüfus planlaması için adımlar atılırdı. Ve bu uygulama daha çok Batı illerinde uygulandı. Doğu’ya uğrayan olmazdı! O illere gazeteci olarak gidip gelirken sorduğumda müstehzi tavırla “Ne ki, bu uygulama?!” demişlerdi.
Emperyalistlerin göz diktiği alanlar görülmüyor. Şiddetin arttığı dönemlerde gitmiştim. Herhâlde, doğum kontrolünde halkı aydınlatma, ortalığın durulmasına bırakılmıştı!
Bir tarihte Van-Bahçesaray’daydım. Van 100. Yıl Üniversitesi’nin sosyoloji kürsüsünün gayretiyle Bahçesaray’da satranç turnuvası düzenlenmişti. Gazeteci olarak davetliydim. Yazı dizimden aktarıyorum:
“Bahçesaray’da çocuk çoktu ve hepsi güzeldi... Satranç şenliğinde çocuklar bir oradan bir oraya koşturdular durdular. Belediye Başkanı Naci Orhan’ın ağabeyine sordum: Niçin çok çocuk? Şu cevabı verdi: Yollar kapalı... Sekiz ay buradasın... Türkiye’nin en güzel balı bizde... En güzel cevizi de... Bizde çocuk çok olmasın da kimde olsun!”
Yine Güneydoğu’dayım... Korucularla da görüşüyorum. O sıra korucular aldıkları aylıktan çok şikâyetçiydiler. 2 karılı 20 çocuklu korucu çok daralmıştı. Aylığı yüzünden yüreği yanıktı. Çocuğunun ikisi felçliymiş. Adamın hayretle yüzüne bakıyorum... “Başka gelirin yok mu?!” diye sormuş, “Vallah yok begim!” cevabını almıştım.
Anadolu’nun belli bölgelerinde aileler çok çocuklu... İkili, üçlü evlilikler de fazla.
Ak Parti döneminde Türkiye’de nüfus planlama uygulamalarından vazgeçildi. Şimdi illâ çocuk deniyor.
Millî Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, “tarihçi” kimliğiyle tehlikeye işaret ediyor:
“Türkiye doğurganlık hızında bir kâbusa, bir felakete gidiyor. Cumhurbaşkanımızın uyarılarına rağmen bürokratlar ve kurumlar tehlikeyi hâlâ görmüyorlar
Nüfusumuzun hayli az olduğu Cumhuriyet'in ilk yıllarında nüfus artışını planlı olarak teşvik etmiş, çok çocuğu olan ailelerin fotoğraflarını gazetelerde bile yayınlamıştık.
1965’te kabul edilen Nüfus Planlaması Hakkındaki Kanun ve bu konuda yapılan uygulamalar ise Türkiye'nin nüfus açısından bugünkü olumsuz duruma gelmesine zemin hazırladı.” (“Atatürk’ün çok çocuk politikası acilen uygulanmalı”, Sabah, 24 Kasım 2024)
***
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk genel nüfus sayımı 1927 yılında yapılmış, nüfusumuz 13.464.564 çıkmıştı.
1927’den bu zamana nüfusumuz arta arta 86 milyona ulaştı ama artış hızı giderek düştü.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılı doğum istatistiklerine göre Türkiye’de doğurganlık hızı en düşük seviyede.
Prof. Dr. Erhan Afyoncu, makalesinde, nüfusun artışını ve düşüşünü rakamlarla açıklıyor:
“1960'ta 27 milyon, 1965'te 31 milyon, 1970'te 35 milyon, 1975'te 40 milyon, 1980'de 44 milyon, 1985'te 50 milyon, 1990'da 56 milyon, 1997'de 62 milyon, 2000'de 67 milyon kişiye ulaştık. Adrese dayalı yeni nüfus sayımına geçtikten sonra 2007 sonu itibarıyla Türkiye'nin nüfusu 70,5 milyon, 2010'da 73.7 milyon, 2015'te 78.7 milyon, 2020'de 83.6 milyon, 2023'te 85.3 milyon kişiye çıktı. Nüfus yoğunluğumuz kilometrekare başına 111 kişi oldu. Nüfus artış hızımız ise binde 1.1'e kadar düştü.”
Erhan Afyoncu, 1965'teki nüfus planlaması uygulamasının başlamasından sonra nüfus oranının düştüğüne dikkati çekiyor:
“1978'de 4.3, 1983'te 4, 1993'te 2.7, 2001'de 2.38, 2023'te ise 1.51 çocuğa kadar düştü. Doğurganlık hızında Bulgaristan'ın bile gerisindeyiz. Nüfusun yenilenme düzeyi olan 2.1'in çok altında kaldık. Şanlıurfa, Van, Şırnak, Mardin, Muş, Siirt, Diyarbakır, Batman, Ağrı ve Gaziantep gibi doğurganlık hızı yüksek illerimiz olmasa doğurganlık hızımız 1 çocuğa kadar inecek.”
Tartışma konusu Güneydoğu illeri. Bahsettiğim gibi, o illere nüfus planlaması pek uğramadı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 23 Ekim 2024 günü, “Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Demografik Nüfus Yüksek Kurulu’nu oluşturacağız. Bu kurul, konuyu detaylı bir şekilde inceleyip yeni bir eylem planı geliştirecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve TÜİK’i ilgilendiren konular var. Kurul oluştuktan sonra bakanlıkların görüşlerini alarak yeni bir eylem planı hazırlayacağız.” demişti.
“Demografik Nüfus Yüksek Kurulu” kararı daha yeni. İşin nereye varacağını göreceğiz.