Emperyalizmin parçala yut oyununa gelenler
12 Kasım 2024 günü çıkan yazıma “Solun etnikçilikte birbiriyle yarışması akıl alacak gibi değil; sosyalist/komünistler bütüncü bir yapıda hedeflerine daha kolay ulaşmazlar mı? Esas olan ‘işçi’ sınıfı değil mi?” diye giriyorum. Ve o yazımda “Murat Emre” imzasıyla gelen bir mektubu, kendisinden izin almadığım için, imza yerinde isminin baş harflerini yazarak veriyorum.
Murat Emre “Türkiye’ye özgü bir Sosyalizm olan Kemalist düşünceli bir insan olarak söylüyorum ki; Türk solu ve etnikçilik üzerine yazdığınız eleştiriler kesinlikle doğrudur.” demişti.
Sonra başka imzalarla üç mektup daha verdim. Yine sol ve etnikçilik üzerinde duruluyordu, yazdıklarımıza karşı çıkılıyordu.
Murat Emre, bir mektup daha gönderdi.
Şu zamanda idam cezası almışken sonra cezası ömür soyu hapse çevrilen, ağızlar açılınca, “bölücü başı”, “bebek katili” diye anılan Abdullah Öcalan’dan medet umulduğu -çok acı, ama çok acı- bir zamanda, solun, bir kesimini diyeyim, herkes alınmasın, PKK/DEM sevdası ayyuka çıktı. Başı çekenler de CHP’nin yeni yönetimi.
DEM’e, etnikçilik oynayan bir sol=sosyalist/komünist parti desek yeridir. “Kürt” kimliğini öne çıkarmak isteyenlere buyruk veren bu partinin dişi eş başı, etnik olarak “Kürt” olmadığı gibi fikir olarak sosyalist/komünist yapılarda faaldi.
Anlayamadığım, sol/sosyalist/komünistlerimiz emperyalizmin “parçala yut” oyununa nasıl gelebiliyorlar?
Ve Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’nin yönetimi bu oyunu bile bile PKK/DEM’in kuyruğunda nasıl dolanıp duruyor?
***
Murat Emre, 15 Kasım 2024 tarihli yazımda verdiğim T. M.’nin mektubunu kastederek “Yazınızda bana karşı yazılmış bir şahsın mektubunu paylaşmışsınız.” diyor:
“Mektupta, T. M. adlı kullanıcı “Ne Şefik Hüsnü ne de H. Kıvılcımlı Sovyetler Birliği tarafından yetiştirilmiştir” demiş ve Kıvılcımlı’nın (tahminimce) ‘Wikipedi’den kopyaladığı öz geçmişini vermiş.
Öncelikle şunu vurgulamak isterim. TKP kadrolarının önemli bir kısmının Rusya’da eğitim gördüğü ve Bolşevik Partisi’ne bağlanıp talimatları ve maddi destek aldığı iddia değil bir gerçektir.
Bunlardan Mustafa Suphi, 1915’te Bolşevik Partisi üyesidir. Anadolu'ya Bolşevik ordusunu sokmaya çalışması bir “iddia” değil gerçektir.
Ayrıca daha önce belirttiğim Mete Tunçay ve Erden Akbulut’un THKF/TKP tarihi üzerine kitapları önemli kaynaktır.
Şefik Hüsnü 1920’de Komüntern (Komünist Enternasyonel) ile irtibata geçmiş ve TKP’nin Bakü Kongresi’ne delege göndermiştir. Kurduğu Aydınlık Dergisi ile TKP’nin İstanbul Grubu olarak faaliyet göstermiştir. Siyasi parti işlerini bilen insanlar olarak biliyoruz ki, Komüntern/Bolşevik Partisi elemanlarını eğitim sürecinden geçirmeden asla sahaya sürmez.
Ayrıca Laz İsmail diye bilinen İsmail Bilen, Zeki Baştımar, Şevket Süreyya Aydemir vb. isimler TKP tarafından Rusya'ya eğitim amacıyla gönderilmişlerdir. Türkiye’deki faaliyetlerini Bolşevik Partisi’nden aldığı talimatlar ve maddi desteklerle sürdürmüşlerdir.
Bunlardan Şevket Süreyya Aydemir ‘Suyu Arayan Adam’ kitabında bu eğitim sürecini etraflıca anlatır. 1927 tevkifatından sonra Ş. S. Aydemir, TKP ile bağlarını kopartıp millî çizgiye geçmiş ve Ankara da Atatürk'ün yanında görev almıştır.
Hikmet Kıvılcımlı ise; doğrudur! Rusya’da eğitim aldığına dair bir bilgi yoktur. Ancak 1925’te TKP MK üyesidir ve Bolşevik Partisi ile ilgili bütün bu bağlantılardan haberlidir. Dolayısıyla Rusya’da eğitim almamış olması bu suçlardan muaf olduğu anlamına gelmez. 1927 tevkifatında tutuklanmasının en büyük sebebi budur.
Kıvılcımlı'nın Kurtuluş Savaşına katıldığı muammadır. Ancak, Kıvılcımlı’nın içinde bulunduğu TKP’nin, Kürtlere Özerklik ve Kemalist devrim düşmanlığı 1926’da TKP Kongresi raporunda apaçık görülmektedir.
"TKP’nin 1926 Programının ana hatları 1925 yılındaki kongresinde belirlendi.
“Ertesi sene zarfında merkez komitasının harici bürosu bu lâyihayı tadil ederek mazbut bir program şekline sokmuş; bu proje, 1926 fırka konferansı tarafından tadil ve kabul edildikten sonra, Komintern’in tasvibine mazhar olmuştu.” TKP’nin parçasını oluşturduğu Komintern’in onayladığı programda Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik şu bölümler yer alıyordu (metin aynen aktarılmaktadır):
“(11) T.K.P. milli ekalliyetlerin, Türkiye’den ayrılmak hakkı da dahil olmak üzere, mukadderatlerini bizzat tayin etmek haklarını bila kaydü şart tanır. Halk fırkasının müslüman ekalliyetleri zorla Türkleştirmek ve hıristiyan ve Musevi ekalliyetleri de ezmek siyasetine her vasıta ile muhalefet eder.” TKP (azınlıklar) “onlar için hukukta tam bir müsavat, lisanlarını kullanmak ve tedvin ve tedris etmek hususunda tam bir serbesti (...) talep eder.”
“(55) “A.K.H. (Amele ve Köylü Hükümeti) kesif halk kütleleri halinde yaşayan milli ekalliyetlere (kürtler, lazlar) mukadderatlerini serbestçe tayin etmek ve arzu ederlerse Devletten ayrılmak hakkını bahşeder. (...) Aynı zamanda, bir sovyet cumhuriyeti şeklinde teşekkül eden Türkiye amele ve köylü hükûmeti, imperyalizme ve derebeylerine karşı elbirliğile mücadele için, mazlum milli ekalliyetlerin emekçi kütleleri ile sovyet cumhuriyetleri federasyonu şeklinde bir ittifak akdine matuf bir siyaset takip eder.”
(TKP Programlarının tam metinleri için bkz. Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar Cilt 1 1908-1925, İletişim Yay., İst., 2009; Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar Cilt 2, 1925-1936, İletişim Yay., İst., 2009 veya Ürün Yayınları, TKP Programları ve Mustafa Suphi Tezleri, İstanbul, 1997)
Kaldı ki bugün Kıvılcımlı’yı savunan HKP gibi örgütlere “Kemalist Devrime ve PKK meselesine” yönelik fikirlerini sorduğunuzda aynı fikirleri benimsediğini göreceksiniz.
Tüm bunlar gösteriyor ki; eski TKP kadrolarının büyük kısmının Bolşevik Partisinin Türkiye'deki elemanları olduğu ve Türkiye'nin değil Sovyet Rusya’nın çıkarları doğrultusunda hareket ettiği çok açıktır.
Tük solu bunları inkâr ederek ve onların yanlış fikirlerini savunarak bir yere varması mümkün değildir.
Aksine Türk Solu bunları kabullenip, eski TKP kadrolarının yaptığı hatalardan dersler çıkartarak, herhangi bir dış Devletin elemanı olmadan, Türk Milletinin bir parçası olmayı kabullenerek Türkiye Cumhuriyeti’nin Millî çıkarları doğrultusunda ve Etnik/Kürtçü Milliyetçilik ile değil Atatürk ün “Ulus” milliyetçiliği üzerinden hareket ederek gerçek Türk Sosyalistleri olmalıdırlar. / Saygılar sunarım!.. (Murat Emre)”
***
Daha önce bahsettim... Eski komünistler Halis Okan ismini çok iyi bilirler. Halis Okan Sovyetler güdümündeki Türkiye Komünist Partisi (TKP) yöneticilerindendi. Onunla Bulgaristan-Sofya’da karşılaştım. TKP’yle ilgili her şeyi sordum. İsmail Bilen’e (Laz İsmail) ağır dille yüklenir. (Röportaj Balkan Volkanı kitabımızda.)