Yine ‘CHP-sol’ tartışması

CHP’deki kırılmaya dikkat çekiyorum. Destekleyen de var, karşı çıkan da... CHP, PKK/DEM’e kesin hat çizmeliydi, diyoruz. Onlar, sanki bizim gibi düşünenlere inat DEM’e daha yaklaşıyorlar.

CHP diyerek genellememek de gerekir. Parti içinde çok ciddî tartışmalar var. Eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “CHP yönetimine DEM’lenmekle meşgul olmayın, Atatürk çizgisine gelin.” dedi. Hemen partiden ihraç için disiplin kuruluna gönderdiler. Sözlerinin neyine karşı çıktılar da disiplin kuruluna gönderdiler, belirtmediler.

Benzer açıklamayı Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal da yaptı. DEM’in adını vererek “Atatürk’le, Cumhuriyet’le, bayrakla, vatanla sorunu olanlarla işim olmaz.” dedi. Burcu Köksal, belediye başkanı seçilmeden önce “Başkan seçilirsem DEM’liler dışında herkese kapım açık.” demişti. Onun kesin tavrına karşı disiplin kuruluna göndermekten bahsedilmedi.

12 Kasım 2024’te “Kemalist sosyalist” M. E.’nin mektubunu vermiştim. M. E.,“Türkiye’ye özgü bir Sosyalizm olan Kemalist düşünceli bir insan olarak söylüyorum ki; Türk solu ve etnikçilik üzerine yazdığınız eleştiriler kesinlikle doğrudur.” diyor.

O günkü yazımda şu satırlarım da yer alıyor:

“DEM/PKK yakınlaşmasının bariz örneğini CHP’nin yeni yönetiminde görüyoruz. DEM/PKK’nın has adamı Tuncer Bakırhan,‘Çok iyi bilsinler ki Seyit Rıza ne yaptıysa, Şeyh Sait ne yaptıysa, Mazlumlar, Denizler, Sakineler ne yaptıysa Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır.’ sözleri Mustafa Kemal’e isyandır, Türkiye’ye isyandır.

Bu DEM’ciye en sert cevabı CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’in vermesi gerekirken, ‘solculuk’ adına, koruyucu sözler ediyor.

Çok insan solun sapmalarından, Türkiye bütünlüğüne karşı saplantılarından rahatsız.”

***

Türkiye’nin fikrî manzarasını görmek için üç mektup daha vereceğim.

  1. mektup:

Sayın Tekin, / Bendeniz Dr. Hikmet Kıvılcımlı görüşünde bir sosyalistim. On yılı aşkın bir süredir gazetenizi ve köşe yazılarınızı takip ederim. Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin yazarlarının çoğunu okumam da sizin gazetenizin yazarlarının çoğunu okurum. Sizin yazılarınızı biraz daha milliyetçiliğe değil ırkçılığa yakın bulurum.

Kendini solcu zanneden birinin mektubunu bugünkü köşenize almışsınız.

Ne Şefik Hüsnü ne de Dr. H. Kıvılcımlı Sovyetler Birliği tarafından yetiştirilmiştir. Özellikle Kıvılcımlı, Kurtuluş Savaşı'na tıbbiyeli öğrenci olarak katılmış Köyceğiz Kuvayı Millîye Komutanıdır. Ömrü tamamen Türkiye’de ağır işkenceler altında yirmi iki yıl zindanlarda kalmıştır. Yaşamı boyunca çok kıt imkânlarla Türkiye'nin sosyal ve siyasal yapısını Marksizm açısından inceleyip yüze yakın eser veren tek Türkiyeli Marksist komünist araştırmacıdır. 12 Mart azgın faşist yönetiminden sağlık nedeniyle çok zor şartlar altında yurt dışına çıkmış. Ama Sovyetlere bağımlı TKP yetkilisi Laz İsmail tarafından partiden atıldı diyerek sosyalist ülkelere kanamalı hastalığına bile bakılmayarak, kabul edilmemiş, emperyalist ülkelere fırlatıp atılmıştır. Ve çok geçmez Kıvılcımlı bir iki ay içinde Yugoslavya’da vefat eder.

Size mektup yazan adam açıkça yalan yazıyor ve yalanına da sizi alet ediyor.

Kürtler konusunda CHP’ye çok haksızlık ediyorsunuz gibi geliyor bana... / Selamlar...” (T. M.)

***

Cevabım peş peşe yazdığım yazılarımda var. Çok kısa özetleyeyim. DEM üzerinden PKK’ya yanaşan CHP’nin yönetiminde yer alamaz! Mustafa Kemal Atatürk’e ihanet edemez!

26 Ekim 2023 tarihli yazımda da Hikmet Kıvılcımlı’dan da bahsetmiştim.

***

2. mektup:

“Sayın Tekin ben de sizin gibi CHP’nin bölücülerle düşüp kalkmasını hiç sevmiyorum. CHP’nin halkla ilişkilerinde çok ciddi sıkıntı var. Sebebi de ranta mesafeli olmaları. O nedenle gönüllü halkla ilişkiler üyesi bulamıyorlar. Sorun şu ki Türkiye’de KÜRT sorunu yoktur. Dışarıdan yönetilen pis bir KÜRTÇÜLÜK sorunu vardır. Terör de bunun maşasıdır. CHP’nin hâlihazırda Kürt oylarına ihtiyacı yoktur. Beraber görünmeleri de kişisel ikbal peşinde koşan aklı evvellerin yönlendirmesidir. Ama anlamadığım aynı görüşü paylaşmadığınız hâlde sürekli CHP ile ilgili yazıyorsunuz. Okuyan da zanneder ki Yeniçağ’ın CHP’den sorumlu köşe yazarısınız. / Saygılarımla.” (D. B.)

***

3. mektup:

“Evet, aynen sizin gibi davransın Özgür Özel. Bahçeli, Abdullah’ı meclise davet eder, Erdoğan Salih Müslüm’ü liderlik statüsünde ağırlar. Sınır güvenliği yok edilip Suriye dağılınca 10 milyon kaçkın ülkemize dolar. PYD devlet kurar. TUSAŞ da eylem yapar PYD, ABD’ye laf söylemeyiz. Sahi dediğin sol bunların neresinde? Ya da Özgür Özel. / Hadi oradan.” (M. A. T.)

***

Elbette CHP’den sorumlu olacağız. Seçimlerde birinci parti çıktı. Halk daha yeni yönetimin nereye koştuğunu yeni yeni öğreniyor. Kamuoyu yoklamalarında az farkla birinci çıksa da dikkat edin, kararsızların oranı daha fazla...

Türkiye bu kadar sıkışmışken, halk kamburunu artık taşıyamaz hâldeyken CHP kararsızların bütün oylarını almalıydı.

CHP yönetimi sanmasın ki halk kendisine gönüllü geliyor. Çaresizlik yöneltiyor insanı. Yeter ki, bu yönetim gitsin, diyor. Mesele budur.

Yazarın Diğer Yazıları