CHP’nin başındakiler Mustafa Kemal’in kemiklerini sızlatıyorlar
Şimdi Mustafa Kemal’i anmayacak bir parti varsa o da Özgür Özel’in başında olduğu CHP’dir.
Cumhuriyet Halk Fırkası’nı kuran Mustafa Kemal’dir. PKK/DEM’le aynı “otobüs”e binen bir parti Mustafa Kemal’i anabilir mi?
Hem Mustafa Kemal Atatürk’ü anacaksın hem DEM’le paralel yürüyeceksin! Müraîsin, ikiyüzlüsün, yalancısın...
Mustafa Kemal, Nutuk’ta partiyi nasıl kurduğunu şöyle açıklar:
“Muhterem efendiler; her yerde siyasî fırka teşkili hakkında da halk ile uzun hasbihâllerde bulundum.
7 Kânunievvel 1338 [7 Aralık 1922] tarihinde, Ankara matbuatı vasıtasıyla halkçılık esasına müstenit ve “Halk Fırkası” nâmıyla siyasî bir fırka teşkil etmek niyetinde olduğumu beyan ederek bu fırkanın nasıl bir program takip etmesi lâzım geleceği hakkında bilcümle vatanperverânın, erbâb-ı ilm ü fennin müzâheret [yardım] ve müşâreketine [iştirakine] müracaat etmiştim.
Gerek bazı zevâttan aldığım tahrîrî mütalaâttan [yazılı görüşlerden] ve gerek halk ile müdâvele-i efkârdan [fikir alışverişinden] çok istifade ettim. Nihayet 8 Nisan [1]339 [8 Nisan 1923] tarihinde, nokta-i nazarlarımı dokuz umde hâlinde tespit ettim. İkinci Büyük Millet Meclisi’nin intihâbı [seçimi] esnâsında neşir ve ilân ettiğim bu program, fırkamızın teşekkülüne esas olmuştur.
Bu program, bugüne kadar, icrâ ve intâc ettiğimiz [icra ettiğimiz ve neticelendirdiğimiz] esaslı bilcümle hususâtı ihtivâ ediyordu. Maa-hazâ, programa idhâl edilmemiş [dâhil edilmemiş], mühim ve esaslı bazı meseleler de vardı. Meselâ, cumhuriyetin ilânı, hilâfetin ilgāsı, Şer‘iye Vekâleti’nin lağvı, medreseler ve tekkelerin kaldırılması, şapka iksâsı [giydirilmesi] gibi...
Bu meseleleri programa idhâl ederek, vaktinden evvel, cahil ve mürtecilerin, bütün milleti tesmîme [zehirlemeye] fırsat bulmalarını muvâfık bulmadım. Çünkü, bu mesâilin [meselelerin], zaman-ı münasibinde [münasip zamanda], hallolunabileceğinden ve milletin binnetice memnun olacağından kat‘iyyen [kesinlikle] emin idim.” (Nutuk, 1927 baskısı, s. 512)
Mustafa Kemal, partiyi ilkin “Halk Fırkası” adıyla kurarken dokuz umde belirlediğinden bahsediyor. O umdeler ne idi?
Mustafa Kemal, bu açıklamaların ardından dokuz umde üzerinde durur. Birkaçını verelim:
“Hâkimiyet milletindir”. “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hâricinde hiçbir makam, mukadderât-ı milliyyeye [millî mukadderata] hâkim olamaz.” “Bilcümle kavânînin [kanunların]tanziminde, her nevi teşkilâtta, idarenin alelumûm teferruatında, terbiye-i umûmiyede [umumî terbiyede], iktisadiyâtta hâkimiyet-i millîyye [millî hâkimiyet] esasâtı [esasları] dâhilinde hareket olunacaktır.” “Saltanatın ilgāsı hakkındaki karar lâ-yetegayyer [değişmez] düsturdur.”... (Nutuk, s. 513).
Daha sonra altı ok gibi başka umdeler de belirleniyor ama “millî hâkimiyet” esastır. Millî hâkimiyete başkaldıran baş veriyor.
***
Şimdi CHP ne yapıyor?
Millî hâkimiyete başkaldıranla aynı çizgide yürüyor. “Başkaldıran” teklif etti diye Esenyurt belediye başkan adayını geri çekip “başkaldıranların” adayını CHP’den belediye başkanı seçtiriyor.
CHP’den itibar gören Prof. Dr. Ahmet Özer’in çizgisi başkaldıranların çizgisi. Abdullah Öcalan’ın, kitaplarını okuduğu, fikren beslendiği isim. Ondan bilgi mi dersiniz, rapor mu dersiniz, isteyecek kadar samimiyet gösteriyor.
Benim için ölçü, “millî hâkimiyet”e başkaldıran Abdullah Öcalan’ın samimiyet göstermesi veya göstermemesidir.
Mustafa Kemal, emperyalizmin oyuncağı etnikçi bütün isyanları bastırmadı mı? Şeyh Said’in, Seyit Rıza’nın isyanlarını hatırlatacağım sadece... Millî hâkimiyet için, tek millet, tek bayrak için başkaldıranlara en ağır cezaları vermedi mi?
CHP’nin başındaki Özgür Özel ne yaptı? Gitti “başkaldıranlar”ı övdü.
Eş baş dedikleri Bakırhan ne demişti: “Çok iyi bilsinler ki, Seyit Rıza ne yaptıysa, Şeyh Sait ne yaptıysa, Mazlumlar, Denizler, Sakineler ne yaptıysa Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır.”
Özgür Özel’in anında tavır koyması gerekmez miydi?
Üstelik DEM’in otobüsüne çıkarak PKK yakınlığından dolayı belediye başkanlıklarından alınanlara destek çıktı.
İnsanın aklı duruyor. Türkiye’yi parçalamak isteyenlere nasıl kapı aralanır, onlar için nasıl “adalet” istenir?!
Bakırhan’ın “Mazlum” dediği, Mazlum Doğan, PKK’nın kurucularındandı. Diyarbakır Hapishanesi’nde açlık grevinde hayatını yitirdi.
Sakine dediği, Sakine Cansız. O da PKK kurucularından. Paris’te öldürülmüştü. Diğer isimleri her defasında karşımıza çıkarırlar. Mustafa Kemal zamanında isyan liderleri.
Özgür Özel, bu sözleri eden DEM’in eş başı için, “Sözlerine katılmıyorum ama...” diyor, sonra savunmaya geçiyor.
Özgür Özel’in, DEM’ciyi savunma sözlerini tüm alayım da eksik verdi demesinler:
“Bir partinin genel başkanına kullanmış olduğu ifadelerden dolayı soruşturma başlatalım falan ülkeyi bu tip yönetme pratiğinin ülkeyi ne hâle getirdiği ortada.”
Ne desem şu sözlerine!..
“La havle...” çekeceğiz!