Sonraki aşama Cumhuriyet
Tarih 29 Nisan 2021. Gazeteci Nagehan Alçı köşesinden şöyle yazmıştı:
“Talat Paşa savunulamaz. Çıkardığı Tehcir Kanunu ve katledilen Ermenilerin ölümleri meşrulaştırılamaz. Gazeteciler, din adamları, sanatçılar, iş insanları… Binlerce Ermeni yurttaşımızın ailelerinden koparılarak yollara sürülmesi birçoğunun yolda katledilmesi biz Türk milletinin omuzuna yüklenecek bir suç değildir… Bu sorumluluk dönemin İttihatçı hükümetine aittir. İttihatçılar bana göre de bir insanlık suçu işlemiştir. Ancak 106 yıl sonra bugün o İttihatçı zihniyet maalesef Talat Paşa üzerinden Ermeni vatandaşlarımızı hâlâ öldürmekle tehdit edebiliyor.”
1 Mayıs 2021. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli tarafından şu ifadeler kullanılmış ve MHP hesapları tarafından da bu ifadeler paylaşılmıştı:
“Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz. Ama siz bize bakınca ya Talat Paşa’yı ya Enver Paşa’yı ya da Mustafa Kemal Paşa’yı gördüğünüzden adımız gibi eminiz. Çünkü biz Türkiye’yiz, Türk Milletiyiz, tarihimizle, bir ve ayrılmaz bir bütünüz.”
Elbette Sayın Bahçeli bu cevabı çok muhtemel ki Ermeni tehciri özelinde vermişti. Ancak bugün yeniden gündem olan İttihat ve Terakki’nin en önemli isimlerini de orada anmış, dahası o isimlerin takipçisi olduklarını hatta o isimlerle fikren aynı yerde olduklarını ifade etmişti.
Bu paylaşımın 2016’dan sonraya denk gelmesi önemlidir. Çünkü 15 Temmuz hain darbe girişimini milat olarak almak konusunda MHP’nin hassasiyetlerini biliyoruz. Lakin Sayın Bahçeli’nin ve MHP’nin 15 Temmuz’dan sonrası ve öncesi olarak “kendi siyasi tavırlarına koydukları milat” burada hükümsüz kalıyor.
İşte bu sebeplerledir ki dün Sayın Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin tarafından kurulan cümleleri de buraya olduğu gibi almakta fayda var.
"Üzerinde yaşadığımız coğrafya 72,5 milletin kardeşçe yaşadığı bir coğrafyaydı. Ne zamana kadar, İttihatçılar bu ülkede egemen oluncaya kadar."
Sayın Bakan tarafından da buçuk olarak nitelendirilen ve çok uzun zamandır bu topraklarda kullanılan “buçuk millet” konusuna ise burada bir daha girmek gerekmez. Ama kendisine de neyi kastederek buçuk ifadesini kullandığını sormakta fayda var. Bin yıldır kullanılan bir tabir olsa da üzerine alınmış olan topluluklar açısından incitici bir ifade olduğu muhakkaktır.
Yeniden konumuza dönelim.
109 yıl önce kendisini fesih etmiş bir fırkanın bu ülkede yaşanan sıkıntıların kaynağı olduğunu söylüyor Sayın Bakan burada. Ama elbette bunun bir hazırlık cümlesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Sonraki aşamasında Cumhuriyetin “Ret ve inkâr” politikaları söylemine geçeceğiz yeniden.
Konu hakkında Sayın Bakanı eleştiren birçok isim kendisine bu konudaki tarihi gerçekleri hatırlatmış ama bence Sayın Bakan bunları zaten biliyor. Neticede Mülkiye Kamu Yönetimi mezunu bir insan olarak tarihin kimler tarafından ve hangi amaçlarla tahrif edildiğini çok iyi bildiğinden eminim. Tam bunları yazarken insanın aklına Mustafa Çalık keşke hayatta olsa idi gereken cevabı o verseydi diye geliyor.
***
Neo Osmanlıcılık diye tanımlanabilecek bir dönemin hazırlıkları, aslında AKP iktidarının çeşitli seferler ve zamanlarda denediği bir yöntem. Sayın Tekin tarafından Batman’da yapılan konuşma da sadece bölge özelinde bir araziye uyma konuşması değil. Daha önce defalarca dillendirilmiş olan ve çok stratejik, çok derin anlamlar yüklenmiş olan yeni Orta Doğu programı içinde en büyük payı alma rüyasının başka bir tezahürü.
Evet günlerdir ben aynı şeyi söylüyor ve yazıyorum ama günlerdir de yıllardır yapılan bu hazırlığa işaret eden hamleler ardı ardına geliyor. O sebeple şu anda Apo’yu Meclis’e çağırarak bu süreci kilitleyen Sayın Bahçeli’nin hamleleri daha büyük önem kazanıyor.
***
Bakalım Sayın Bahçeli 3 yıl önceki gibi bir tavırla Sayın Tekin’i de uyaracak mı onu göreceğiz. Ancak sonraki aşamaya geçilmesi konusunda şu noktada tek engel Sayın Bahçeli olabilir gibi görünüyor. Zira bu iş sadece İttihat ve Terakki suçlaması seviyesinde kalmayacaktır. İkinci aşama muhakkak Cumhuriyet rejimi olacaktır.
Küreselleşme ve Orta Doğululaştırma hamleleri şu anda kol kola ilerliyor. Bugün bunları birbirinden bağımsız münferit olaylar olarak görür ve sadece o olaylara tepki vererek çözeceğimiz fikrine kapılırsak çare üretemeyiz.
Basamak basamak geliyor gelmekte olan. Büyük bir hazırlıkla geliyor. Sabırlı geliyor.
Unutmayın idealar bir nesille sınırlı değildir. Her nesil bir tuğla koyarak geleceğe taşır hayallerini. Ama artık Türkiye bu hazırlıkların sonuna gelindiğini ve müdahale etmesi gerektiğini görmeli.