İsmet Abi formülü !

Özgür Özel’in bir televizyonda söylediği sözleri işitince, muhtemelen bir çoklarının aklına, Kasım’a kadar İsmet Abi formülü gelmiş olabilir

Hatırlamayanlar için kısa özet, Tansu Çiller'e parti iktidarını bir Kasım ayı itibariyle devretmek için İsmet Sezgin'e ara formül olarak DYP Genel Başkanlığı makamının teslim edilmesi olayının kısaltılmış halidir.

Siyasi hayatımızda emanetçilik müessesini kısaca halka anlatmak için kullanılan deyimlerin başında bu gelir. Tarihte emanetçilik ifadesinin yerine kullanılmış en naif tanımlama bu olabilir. Dünyanın başka bir yerinde var mıdır bilmiyorum ama bizim siyasi tarihimiz genelde dünyanın başka yerinde olmayan şeylerin normalleştirilmesi tarihidir.

Siyasetten başka çıkış yolu düşünemeyen ve bu siyaseti de kişiler üzerinden kotarmaya gayret eden genel siyaset halka da bu bakış açısını sirayet ettirmeyi başardığı için de işi çok zor olmamıştır.

Neden bu Kasım’a kadar İsmet Abi formülü geldi aklıma Özgür Özel’i dinlerken önce onu anlatayım. Sayın Özgür Özel defalarca tekrarladığı, bizim iki forvetimiz var sözünden epeydir caymış görünüyordu zaten ama bu sefer bunu çok daha açık ve net dile getirmiş durumda.

Hatta o kadar ki Mansur Yavaş’ın adını sadece Cumhurbaşkanlığı kampanyasının yürütülmesi esnasında bir yerlerde konuşama yapacaklar arasında anarak geçiştirdi. Dahası aynı konuşmada siyasi yasak olmaması durumunda da, yine iki adaylı bir seçim fikrini dile getirerek, “İmamoğlu ve Erdoğan” arasında bir seçimden söz etti.

Oysa Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili bir itirazının olması gerekiyordu, en azından yasal zeminde gündemde tutmak açısından ama o da olmadı. Dahası İmamoğlu’nun adaylığı bir şekilde engellenirse, iki forvetten birisi olarak tanımladığı Mansur Yavaş’ın aday yapılmasından söz etmesi gerek mi yormuy du diye akıllarda bir sürü de soru işareti bıraktı.

Demek ki aslında bu ilk zaman söylemleri bir şekilde geçerliliğini yitirmiş görünüyor. Şu anda adı açılım olmayan sürece cepheden karşı çıkan, Mansur Yavaş’tan bu kadar kısa bahseden Özgür Özel Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun sonlandırılmasına dahi aynı konuşmada işaret etmeyi ihmal etmedi.

Oysa daha dün o konuda bir ittifak oluşturma potansiyeline sahip olanlar Cumhurbaşkanlığı külliyesinde fotoğraf vermeyi tercih etmişlerdi. Demek ki aslında iki forvet ve teknik direktör benzetmeleri artık geçerli değil. Şu anda ya teknik direktör de sahaya inebilir durumda, ya da bir forvet sahalara dönünceye kadar sufle alacak bir figüran kullanılacak.

Buraya kadar mesele sadece CHP’nin iç meselesidir ve kimseyi ilgilendirmez, hariçten sadece şu güftede bir gazel okuma şansımız olabilir yine de, “Hemen her ankette açık ara bütün adayların önünde destek alan Mansur Yavaş” konusundaki bu ani ve ağır fikir değişikliğine neden olan veriler nelerdir? Bu soruyu bir gazeteci olarak ben sorabilirim diye düşünüyorum. Ama diğer muhalefet partilerinin mensupları ve yöneticileri bu soruları çoğalta da bilirler.

Yani bir emanetçi formülünün tutacağına bu kadar net nasıl karar verdiniz, eğer 2 milyona varan üyelerinizin oyu bu seçimi kazanmaya yeter diyorsanız muhalefetin diğer bileşenlerinden oy istemiyor musunuz, Şu an DEM haricinde bir başka partinin oyuna da ihtiyaç duyuyor olabilir misiniz. Eğer duyuyor iseniz onları nasıl ikna etmeyi planlıyorsunuz. Böyle bir durumda muhalefetin diğer bileşenleri kendi adaylarını çıkarıp ‘oyları’ bölerse onlara hain diyecek misiniz?

Bu soruların muhtemelen hazırlanmış cevapları vardır ama konuşmada ben denk gelmedim. Dahası sanırım bu şekilde sorulmadı da, bu durumda bir kez daha kaybetme riskini almaz CHP diye uman bir çok insan da bu soruları belki de erteledi ya da içinden sordu.

Ama şurası kesin ki aynı politikaları daha maharetle yürütmek gibi bir iddia ile Erdoğan karşısında kazanmayı deneyenler bir çok kez kaybettiler.

İlk sahibinin mülkiyetine girmiş politikaları geri almak için aynı şeyleri daha cevval yapacağınızı iddia etmeniz gerekir. O zaman da değişecek olan sadece yönetecek kişiler olur. Oysa yönetilenler kendilerine ve fikirlerine de kıymet verilmesini istiyor biraz.

Netice de aynı şeyleri tekrar tekrar yaparak faklı sonuçlar almak çok mümkün olmuyor. O zaman bu tekrarcılığın iki sebebi olabilir diyor insan ya gerçekten bir gün mutlaka gibi bir slogana inanıyor bunu yapanlar, ya da içinde bulundukları durumdan mutlular.

Bir ihtimal daha var ama insan onu düşünmek bile istemiyor, serbest çağrışıma bırakmak en iyisi sanki.

Yazarın Diğer Yazıları