FİM GİBİ!
Bazı büyük, büyük sözlerin sahipleri belki kendileri açısından gerçekten bir doğrunun peşindedirler bilemem. Ama ortada iddianameler yokken, o iddianamelerde ne yazacağını ve veya yazdığını biliyorlar.
Hepsini bir kez daha tebrik etmekle yetiniyorum. Ulaştıkları belgelerin doğruluğunu yanlışlığını değil nasıl ulaştıklarını sormak gerektiğini düşünüyorum öncelikle. Halkın vicdanında sabıkalı isimlerin dahi nasıl itibar gördüklerini gördükçe, eski yazı ve fotoğraflarından nasıl muhteşem çarklar yapıp şimdi yine ellerinde aynı karalarla dolaştıklarını gördükçe sadece ülkem adına üzülüyorum.
Keşke hatırlamasaydım diye düşündüğüm çok fazla anım var bu ülkede, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz. Yanlarında ekonomik krizler. Kurulları ve kurumlardı oturmuş bir ülkede 3-5 neslin hayatında yaşamayacağı şeyleri bir ömürde yaşadık. Allah ömür verirse daha da yaşayacağız gibi.
Ama neden bunları devamlı bizler yaşıyoruz ve sonuçta kim kazanırsa kazansın, bir türlü bitmiyor. Hem de son 23 yılını tarihin gördüğü en güçlü iktidar tek başına yönetirken, neden hala bir istikrara kavuşamıyoruz.
Elbette 1980 den sonra doğanlar için bambaşka öğretiler vardı hep, hele 1995’lerden sonra küçücük kalan bir dünya içinde o dünya ile ilgilenmesinler diye önlerine her türlü imkan koyulan nesiller. Sadece kendi işlerinin peşinde koşsunlar, işsiz kaldıklarında da sadece küçük cihazlara hapsolsunlar diye oluşturulmuş teknolojiler.
Oysa bunların imkanlarını kullanarak her yaptıkları, yazdıkları kayıt altında olduğundan utanma hislerine hitap eden bir sürü geçmiş kayıtları olanlar onlara bile bir sürü bahane bulmayı başardılar.
Ancak bazı kayıtlar son derece rahatsız edicidir. Hatta nedense bana bazen bir film repliğini hatırlatır bir kısmı “video ne güzel bir şey değil mi” gibi. Bu gün kapatılmış gazetelerden birinin de hala kayıtları var ne yazık ki internet ortamında ve o kayıtların birinde bugün birlikte bir süreç yürütenlerin aralarındaki 2011 tarihli referandum çekişmeler, yer alıyor.
O zaman da bir başka süreç işliyordu. Ancak o sürecin sonuçları bekledikleri gibi bir barışa evrilmedi. Sonra olanları herkes biliyor. O günün karşılıklı birbirlerine en ağır hakaretleri edenleri bugün yine ve yeniden yan yana, şimdi başkalarına hakaret ediyorlar. İçlerinden bir kısmının hala bir utanma duygusu olmalı ki o kadar da yürekten yapmıyorlar bunları.
Varlık sebeplerini rüzgar olarak belirlemiş arkadaşların her biri yarın da yaptıkları konusunda son derece pişkin olma yeteneğine de sahipler doğal olarak. Ben aslında sol yapıyor ve hainlerin açığa çıkmasını sağlıyordum dediler nasıl olsa daha önce yine derler.
Farklı olarak benim gibi düşünerek sadece çocuklarımızın geleceğinin tehlikede olduğuna üzülen ve kimsenin kefaletinin altına girmeyeceğim diyenler ise sadece eleştirme makamında kalır ve bununla suçlanır.
O kadar büyük laflar edip defalarca yanılıp sonrasında da bir şekilde itibarını muahafa edebilme yeteneği genelde omurgalı canlılarda pek olmuyor sanırım.
Şimdi yeniden bambaşka bir sürecin ortasındayız. Yine aynı şeyler olacak diye biz endişeleniyoruz ama o zaman o süreçleri medyadan idare edenler zerre kadar endişelenmiyor. Hatta nasıl oluyorsa haklı çıktıklarını söylüyorlar.
Devletin yetkilileri hükümetin meri üyeleri konuya neredeyse hiç girmezken tanıdık gazeteciler bir kez daha ellerindeki olağan üstü yetenekler sayesinde hepimizi aydınlatıyorlar.
Bence bu kadar cevval şekilde ve her gün başka bir yüzle karşımıza çıkabilenlerin kendilerine sağlanan bir konfor alanı da olması lazım. Bir kez daha yanılmaya tahammülü olmayan bir ülke burası. Hukukun herkes için eşit şekilde bir hak arama ve cezalandırma sistemi olduğuna bir kez daha inancı kırılmamalı insanların.
Son olarak bir hatırlatma yapmak isterim. Eğer bir şekilde söylediklerinizden daha sonra utanma riskiniz varsa arşivleri de temizleyin bence
FİM GİBİ!
Mektup süreçleri
CHP’nin Adayı
Columbia, Filistin ve Edward Said
Eğitim, sağlık gençlik?
Anketlerde kararsız yükseliş
İnsanlık geri mi gidiyor
Ukrayna İbreti
Orta Doğu okumaları
MESUT ÖZİL: “Türk siyasetçi”









