Uzun sözün kısası…

Artık hiçbir şey konuşmaya gerek yok…

Uzun yazmaya da…

Çünkü her şey ortada.

*

Memleket şu bir haftadır öyle ilginç noktalara taşındı ki “Gerçekten de memleket bu noktaya gelmeli miydi?” diyesi geliyor insanın!

Böylesine korku iklimi yaşatılmalı mıydı?

*

Aslında yapılmak istenen, İmamoğlu’nun, Cumhurbaşkanı adayı çıkarılmamasıdır.

Nasıl olacak bu?

Adam 40 yaşını doldurmuş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı.

Elinde; -her ne kadar iptal edilse de itiraz yolu açık- üniversite diploması var.

Ve bugün, 16 milyonluk bir dünya kenti olan İstanbul’un de belediye başkanı.

Şimdi bu taraftan bakıldığında, İmamoğlu’nun önünde aday olması için engel yok gibi görünüyor.

*

O zaman niye bu kadar İmamoğlu’nun üstüne gidiliyor?

Anketlerin yüzünden elbette!

*

Ne varmış anketlerde?

İmamoğlu, Erdoğan’ın hep önünde çıkıyormuş.

Peki İmamoğlu’nun önde çıkmasında bir suç unsuru var mı?

Elbette yok.

Ancak normal şartlarda seçim olduğunda, İmamoğlunun kazanma ihtimaliyle, Erdoğan’ın kaybetme ihtimalinin çok yüksek olduğu gerçeği, Sayın Cumhurbaşkanını tedirgin ediyor.

*

Sonuç itibariyle düşünüyorum da keşke erken ya da zamanında yapılacak olan bir seçime karşılıklı olarak girilmiş ve kendilerine yakışır şekilde yarışarak, kim kazanırsa onun liderliğinde ülke kendini toparlayarak yoluna devam etseydi.

*

Olur muydu?

Olmazdı.

Niye olmazdı?

Çünkü bir taraf tek adam rejimini devam ettirme konusunda kararlı, diğer tarafta da eğer kazanırlarsa Parlamenter Sistem’e dönmekte kararlılar.

Yasama, yürütme ve yargının bağımsız ve özerk olduğu bir sistemin yeniden tesis edilmesinden yanalar.

Öyle olunca da zannediyorum ki Erdoğan, ‘Sanki kaybetme gibi bir olasılığı’ görmüş olmalı ki o engeli ortadan kaldırmak istiyor.

Ayrıca Sayın Erdoğan, Sayın Kılıçdaroğlu karşısında hiçbir seçimi kaybetmezken, Sayın İmamoğlu karşısında da hiçbir seçimi kazanamayınca -belki de o yüzden- durum bu noktaya kadar geldi.

*

Umarım sağduyu galip gelir ve iktidar ve muhalefet anlaşır.

Hem İktidarın muhalefetle anlaşması da o kadar zor değil ki.

Bence terörist başıyla anlaşmaktan, Özgür Özel’le ya da diğer muhalefet liderleriyle anlaşmak kanımca çok daha kolay olurdu.

*

Ama bunun için de insanın elinin güçlü olması lâzım.

Maalesef Sayın Erdoğan 23 yılın sonunda bütün güçleri elinde tutsa da halkın desteğini kaybetmiş görünüyor.

*

Yapacak bir şey yok.

Siyasette kazanmak da kaybetmek de var.

Bu da siyasetin gerçeği ya da kaderi olsa gerek.

*

Erdoğan seçimi kazansa da kaybetse de ben buna ‘Kader’ diyeceğim…

Uzun lafın kısası, bakalım ‘Kader’ kime gülecek!

Yazarın Diğer Yazıları