Bugünler iyi günlerimizdir ne bileyim!
Nerede o eski mevsimler!
Lapa lapa yağan ve insanın içini ısıtan kar, yüzünü okşayan sonbahar rüzgârı?
*
Nerede o -hasımsa bile- hasım olduğunu doğrudan hissettiren, ‘Hasım, ama kaliteli hasım’ denilen insanlar!
*
Ne kışlar eskisi gibi girer oldu çocukların dünyasına ne de hasım olanlar eskisi gibi kaliteli artık.
Ne bahar eskisi kadar umut veriyor ne sonbahar, sonbahar gibi…
Ve iyi yönde değişmiyor değişen hiçbir şey!
*
Şu günlerde hayatım boyunca kendi dünyamda hiç kimseye ve hiçbir şeye karşı düşünemediğim ne varsa, her birini yaşar olduk cümbür cemaat hep birlikte.
*
Oysa hep olumlu şeyler düşünülürdü, üstelik kendisinden çok başkaları için…
Güzel şeylerdi düşünülen her şey!
Mesela…
Mutluluk veren şeyler paylaşılmak istenilirdi ya, şimdi nerede… hak getire…
Yurdum insanının yüzünün gülebilmesi adına bir ışık bulmak isteniyor ya, o bile bulunamıyor maalesef.
*
Kendi adıma “Ülkem yarın daha iyi olacak!” diyeceğim, bugünlerde içinde yaşadığım açmazlar yüzünden bir türlü diyemiyorum işte.
İnsanları yanıltır mıyım diye korkuyorum!
*
Niye öyle oldum bilmiyorum.
Ben mi hep karanlığın içinde hissediyorum kendimi, yoksa gerçekten de aydınlık mı bizden çok uzaklaştı!
*
Niye oldu böyle?
Bugün içinde yaşadığım ülkemde, yarınlar adına beni bu kadar hiçbir şey karamsar olma noktasına getirmemişti ya, bugün nereden baksam iyiye dair olan biten nedir onu bile ayıklayamıyorum.
İyi deniliyor ya, bir çapanoğlu çıkıyor altından!
*
Evet önce ekmekler bozuldu!
Sebzeler…
Meyveler…
İlişkiler…
Çıkarlar…
Beklentiler.
Aklımıza gelen gelmeyen ne varsa hepsi birden nasıl bozuluverdi?
Gıdalarda GDO bozulunca, bozuk gıdalar yüzünden acaba bozuk insan mı yetişir oldu, anlayamıyorum ki!
*
Davranışlar bozulur oldu.
“En küçük bir tartışmayı kavgaya, hatta şiddete dönüştüren…
Birbirlerini yaralayan…
Hatta öldüren…
Tahammülsüz…
Güven vermeyen noktaya gelişimizin nedeni, o bozuk gıdaların etkisi mi acaba?” diye de aklıma gelmiyor değil hani.
*
Çok değiştik çook!
Maalesef değişiyoruz da bu değişim iyi yönde olacağı var sayılsa da olmuyor işte, niyeyse!
*
Bugün her birimiz farkında olsak da olmasak da birilerine ve bir şeye göre samimiyet testinden geçiyoruz.
Artık işine karşı samimiyet…
Ülkeye karşı aidiyet duygusu hissedebilmek bile yetmiyor galiba…
*
Bugün;
Felsefemiz…
Anlayışımız…
Kültürümüz, nasıl böyle bir noktaya geldi, anlamak mümkün değil.
*
Kafalar allak-bullak…
Ne olacak?
Böylesi belirsiz ve bir o kadar da dengesiz havaların sonrasında, ülkede ılıman iklim hâkim olur mu sizce?
Doğrusu ben sanmıyorum.
*
Mevsimler o kadar hızlı değişir oldu ki belki de bugünlerimiz iyi günlerimizdir, ne bileyim!
Bugünler iyi günlerimizdir ne bileyim!
Bunu en çok da mart yapıyormuş meğer!
Akıl ve sevgi gücümüzü gösterelim!
Belki de şu günlerde sırat köprüsünden geçiyoruz
Vebali hepimiz için ağır olur!
Becayiş mi yapılmak isteniyor?
Senarist kaleme almış, Yapımcı yaparız demiş, TRT de yayınlamış
Ben mi yanılıyorum, çözümsüz değil miyiz?
Umudum kalmadı yalan dünyada!
İmamoğlu’nun da… Yavaş’ın da O hatayı yapacaklarını sanmıyorum?









