İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na açılan soruşturma ve başlatılan kovuşturmaların içerisinde ilk duyduğumda en itibar etmediğim iddia diplomasına dair olandı. Açıkçası “bu kadar da olmaz”ın ötesinde, “buradan bir şey çıkmaz” tavrıyla, iddiaların gündemi değiştirmek, İmamoğlu’nu oyalamak, yıpratmak için ortaya atıldığını düşünmüştüm.
Ancak bugün bu iddianın geldiği aşamada, diplomanın iptal edileceğine dair tahminler arttı.
Mesnetsiz bir iddianın bu aşamaya gelmiş olmasına seçmen olarak ayrı, hukukçu olarak ayrı şaşırıyorum. Böyle bir konu üzerinden yaşanacak hukuksuz olasılıklar hakkında da endişeliyim.
Hukuk İlkelerinin İhlali
Neticede bahsi geçen diploma, sahte bir diploma değil. İstanbul Üniversitesi tarafından verilen resmi bir diploma ve dolayısıyla yurt dışından alınan bir diplomanın Türkiye’de tanınmasını sağlayan bir denklik gerekliliği de yok.
İmamoğlu, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesine yaptığı yatay geçiş sonrasında bu üniversiteden mezun oluyor. Yaptığı dönemde yatay geçiş şartlarını da sağlıyor.
Bugünkü tartışmanın konusu, 2007 ve 2010 yılında yapılan değişikliklerle YÖK tarafından geçerli bir yükseköğretim kurumu olarak kabul edilme şartının getirilmesi ve İmamoğlu’nun yatay geçişi yaptığı Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Fakültesinin (tanınma şartının olmadığı o dönem) haliyle tanınmamış olması.
Yani bu durum biraz şuna benziyor. Bugün üniversiteden mezun olmak için okul dergisinde makale yayınlama şartı getirildiğini veya Fransızca dersini alma mecburiyetinin getirildiğini düşünün. Size diyecekler ki “makale yazmamışsınız ya da Fransızca dersi almamışsınız; diplomanız iptal”. Olur mu böyle şey? Olmaz.
Neden? Çünkü mevzuat geriye yürümez. Çünkü artık kazanılmış hakkınız mevcut.
Siz şahsen bir usülsüzlük, belgede sahtecilik falan yaptıysanız o durum farklıdır. Ancak burada pek ala dönemin usulüne uygun bir işlem söz konusu. Üstelik mevzuata aykırılık olsa da idarenin yaptığı işlem nedeniyle kişinin kazanılmış hakkı elinden alınamazdı.
Aksi durum, zaten hukuk güvenliğini de ortadan kaldırır.
Bundan Sonrası
Diplomanın iptal edilmesi ihtimalinde, idare mahkemesi, istinaf ve Danıştay’da temyiz aşaması derken uzun sürebilecek hukuksal bir süreç başlayacaktır.
Konun önemi, sürecin uzun sürmemesini gerektirse de siyasi saikler taşıdığı oldukça açık olan bu meselede hukuken sonucunda diplomanın iptal edilemeyecek olduğuna karar verilecek olması, esas amacın süreyle İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığının engellemek olduğu düşüncesini doğuruyor.
Yani, belki neticede diplomanın geçerliliğine karar verilecek ancak seçimlerden sonra, dolayısıyla İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı olması en azından önümüzdeki seçim için engellenince.
Mesele neresinden ele alırsanız alın hukuk devletine tehlike oluştuyor. Önümüzdeki dönemde ne olur bilinmez, asla olmaz ya da kesin olur da denilemez ancak bilinen bir şey var ki, bu hukuk ilkelerine aykırı tartışma ne kadar uzun sürerse, hukuk da devlet de o kadar yıpranır.
