Niye ise ‘Vicdan’a taktım ben!

Hani “Vicdan, vicdan” diyoruz ya, merak ediyorum vicdan nasıl bir şey?

İyi mi, kötü mü?

İnsanı nasıl rahatlatır?

*

İnsan için ne kadar önemlidir vicdan?

Ya da önemli midir sahiden de?

Veyahut önemliyse insan için niye o kadar önemlidir?

Bunların cevabını niyeyse öğrenme gereği duymamışım.

Ama görüyorum ki her birimiz -özellikle de insan olma yanımızla- vicdan sahibi olmamız gerekir ki yaptığımız işlerimizde gönlümüz rahat olsun, akşam olduğunda da gönül rahatlığı ile başımızı yastığa koyalım.

*

İyi de bu vicdan nedir ki insanı bu kadar rahatlatsın ya da rahatsız etsin?

*

Oxford languages’e göre vicdan:

“Kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümünü de yükleyen içsel güç” imiş.

*

Peki TDK (Türk Dil Kurumu)’na göre vicdan neymiş?

Oxford languages’in aynı tanımlamasını yapıyor, ancak sonunu ‘Duygu’dur diye bitiriyor.

*

Bu tanımlamalardan da anlıyorum ki vicdan denilen şey, insanoğlunun yaptığı her davranışının doğru ya da yanlışlığının kontrolünü yaparak, işin ahlaki tarafıyla, insanoğlunun yüreğine mutluluk ya da rahatsızlık hormonlarını salgılayan bir güç veya duygu imiş.

Ben her iki tanımlamadan da bu sonucu çıkardım.

*

Şimdi İstanbul Üniversitesi Yönetimi, Ekrem İmamoğlu’nun 30 yıl önce bir yatay geçişle İstanbul Üniversitesi’ne gelişini usulsüz bulmuş olduklarından aldıkları bu karar vicdanlarını rahatlatmış mıdır acaba?

*

Vicdan sözcüğüne, ister güç tarafından bakılsın, isterse duygu tarafından, hiç fark etmez. Sonuç itibariyle bu kararı kendi özgür iradesiyle almışlarsa İstanbul Üniversitesi Yönetiminin vicdanları rahattır.

Ya öyle değilse?

Baskı sonucu almışlarsa, inanın bana o vicdan onları yer, bitirir.

*

Burada örnekleri çoğaltmak istiyorum.

Mesela, patronları ele alabiliriz…

Altında insan çalıştıran ne kadar unvan sahibi insan varsa onları ele alabiliriz…

Müteahhidi…

İnşaat kalfasını…

Esnafı…

Fırıncıyı…

Ürettikleri mallara hile karıştıran üreticiyi ele alabiliriz.

Öteden veya beriden yana olup ta taraflı yazı yazan gazetecileri ele alabiliriz

Hatta bakanları…

Parti başkanlarını.

Bu konuda her birilerinin yaptıkları işlerinde vicdanları rahatsa sorun yok, değilse, -yani ahlaka aykırı davranılmışsa- o sızıyla geri kalan ömür nasıl yaşanır bilemiyorum.

*

Makalemi yazarken, “Biz vicdanlı bir toplum muyuz?” sorusu da aklıma takıldı.

Toplum olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki:

“Evet. Biz Anadolu ve Rumeli topraklarımızda yaşayan insanlar olarak ‘Vicdanlı’ toplumuz.”

Ya bizi yönetenler?

Ya Erg sahipleri?

Onlar sahiden vicdanlılar mı?

*

Onların cevabını vermeden önce bir o insanlara, bir de onların icraatları sonucu etkilenen yurdum insanlarının yaşamlarına bakmak lâzım.

*

Bunu da öyle zannediyorum ki hem yukarıdan aşağıya hem de aşağıdan yukarıya bakıldığında kimin vicdanlı kimin kara vicdanlı olduğu görülebilir.

*

Görülmez mi yoksa?

Yazarın Diğer Yazıları