Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ, Can Atalay ve daha bir çok ismin başına gelenleri herkes dehşet içinde izliyor.
Peki, bu şahsiyetlere yapılanların hakka, hukuka ve adalete uygun olduğuna kim inanıyor?
Sokağa çıkıp sorunca birkaç AKP ve MHP savunucusunun dile getirdiği utangaç bir “inanıyorum” söylemi ve para ile tutulmuş trollerin yaptığı paylaşımlar dışında halkımızın çok büyük bir çoğunluğu bu yapılanların hakka, hukuka ve adalete uygun olmadığını söylemeye çekinmiyor.
Pekala, İmamoğluna bu yapılanlar İmamoğlu’nun halk nezdindeki itibarına zerrece bir zarar veriyor mu?
Elbette hayır...
Hatta tam tersine bu hukuksuzluk ve dayatmadan hoşlanmayan geniş halk kitleleri parti mensubiyeti ayrımı yapmaksızın Ekrem Başkan’ın arkasında kenetleniyor değil mi?
Ayrıca diyelim ki Ekrem Başkan’ın diplomasını iptal edip, hapse tıktınız ve seçimlerde aday olamaz hale getirdiniz ne elde edeceksiniz?
Anketler ortada CHP’nin Mansur Yavaş başta olmak üzere aday olabilecek, halkın yüksek itibarına mazhar Recep Bey’den çok daha yüksek oy alacağı belli bir çok adayı daha var.
Ne yaptınız ettiniz Mansur Bey’in de başına çorap ördünüz diyelim ne olacak?
Bakın açık ve net olarak söyleyeyim bu yaptıklarınızdan sonra Recep Bey’in karşısına çay bardağı çıkarılsa oyları silip süpürecektir...
Recep Bey’in er geç yapılacak bir seçimde koltuğunu kaybedeceğini tüm anketler son derecede açık ve net olarak gösteriyor değil mi?
Koltuğu kaybetme korkusu dağları bekliyor olmalı ki FETÖ vari akla ziyan işlere kalkışılıyor, ülkemizdeki serbest seçimleri ve milli iradeyi dinamitleyecek hamlelere girişiyorlar.
Biliyoruz ki tarihimizde milli egemenlik hak ve özgürlüklerinin yok sayıldığı, anayasanın askıya alındığı ve seçim sandığının halktan kaçırıldığı çok karanlık darbe günleri yaşanmıştır.
Tamam, bu darbeler oldu da sonra ne oldu?
60 darbesi sonucunda asılan Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun hazin hikayeleri özellikle sağ siyaseti savunan cenahta bir efsaneye dönüşmedi mi?
Menderes ve arkadaşları da uyduruk deliller ve suçlamalar ile Yassıada mahkemelerinin ceberrut yargıçları tarafından idama mahkum edilmedi mi?
O günlerde de “don davası” ve “bebek davası” gibi davalar konuşulmuyor muydu?
Bu iddia ve kararların halk nezdinde ki karşılığı ne oldu?
En nihayetinde darbeciler sandığı getirip halkın önüne koymak zorunda kaldılar değil mi?
Peki sandıktan ne çıktı?
Darbeye destek olduğu düşünülen siyasiler sandığa gömülüp darbenin mağduru olan kesimin takipçileri ise çok büyük bir zafer kazanmadı mı?
Milli iradeye karşı yapılan bir diğer darbe de 12 Eylül darbesidir değil mi?
Herkes biliyor ki bu karanlık günlerin en karanlığı Kenan Evren ve şürekasının yaptığı darbe ve kurdukları cunta döneminde yaşanmıştı. O günler o kadar karanlıktı ki cuntacılar “asmayacaktık da besleyecek miydik”, “haksızlık olmasın diye bir sağdan bir soldan astık” tarzı söylemlerde bulunmaktan bile utanmamışlardı.
Evren ve şürekası Mustafa Kemal’in savaş şartlarında bile kapatmadığı meclisi kapatmış, savaş şartlarında bile askıya almadığı anayasayı askıya almıştı değil mi?
Sonra ne oldu?
Evren bile sandığı getirip halkın önüne koymak ve sandıktan çıkan milli iradeye boyun eğmek zorunda kalmadı mı?
Bugün hemen hemen herkes Evren ve şürekasının adını lanetle anmıyor mu?
Sonuçta şu çok açık: Türk Milleti egemenlik hak ve özgürlüklerine uzanan her eli eninde sonunda kırmayı bilmiş; demokrasiye, milli iradeye, hukuka ve anayasal düzene her daim sahip çıkmıştır.
Bugün şimdi, bunca yaşanmış deneyim ile Cumhuriyetin kurulmasından, egemenlik hak ve özgürlüklerinin halka devredilmesinden 102 yıl sonra birinin kalkıp milli egemenlik hak ve özgürlüklerini buharlaştırması, milli iradeyi susturması sizce mümkün müdür?
Bence mümkün değildir ve ben eninde sonunda o sandığın halkın önüne geleceğinden eminim.
İşte kızılca kıyamet o sandık milletin önüne konduğunda kopacaktır, korku bundan...
