Teğmenler Atatürk’ün askerleri mi, Erdoğan’ın askerleri mi?

Teğmenlerin mezuniyet töreninde kılıçlarını çekip “Atatürk’ün askerleriyiz!” diye haykırmaları, ilk başta “yukarı”yı uyandırmadı. Sonra birileri internetten saldırıya geçince, Recep Tayyip Erdoğan, uyandı mı, yoksa asıl ben saldırıya geçmem gerekir mi dedi, bilemiyoruz.

Reis Bey’in teğmenlerin kovulması emrini verdiği sözleri:

“Geçenlerde malum, mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kime çekiyorsunuz? Şimdi bunlarla ilgili olarak da gerekli bütün şu anda araştırmalar, hepsi yapılıyor ve oradaki birkaç tane kendini bilmez bunlar da evvelallah temizlenecek. Biz buralara durup dururken gelmedik. Bu 30 kişi olabilir, 50 kişi olabilir. Kim olursa olsun, bunların ordumuzun içinde bulunması mümkün değil. Bunları temizleyeceğiz.”

Bu sözleri nerede söylediğine dikkatiniz çekmek isterim. ÖNDER 21. İmam Hatipliler Kurultayı'nda...

Onun için esas mektepler imam hatipler. Bütün mektepleri imam hatipleştireceklerdir. Hatta üniversiteleri de ilâhiyata dönüştürecekler, kimilerinde temel ilâhiyat okutulacak, kimilerinde de temel dersler ilâhiyat olacak, sonra ne okutursan okut denilecektir.

Şimdi eğitimde geldiğimiz noktaya bakarsak, çöküntünün asıl neyi ifade ettiğini görürüz. Tarikat/cemaat sarmalında boğuluyoruz. (Bu “boğulma”ya ayrıca geleceğiz.)

Şimdi, öncelikli mesele teğmenlerimizin “Türk Silahlı Kuvvetleri'nin itibarını zedeledikleri” iddiasıyla yüksek disiplin kuruluna sevki...

Teğmenler, sınırı aştı, deniyor. Siz nasıl “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” dersiniz?! Mustafa Kemal hayatta mı?! Şimdi baş komutan Recep Tayyip Erdoğan; ancak, “Recep Tayyip’in askerleriyiz!” diye bağırabilirsiniz!

Gerçekten, aynı şartlar içinde, “Recep Tayyip’in askerleriyiz!” deselerdi, disipline yollanacaklar mıydı?

Teğmenler, yasak olmayan, herkesin kabul ettiği, bir zamanlar okunan, kaldırıldıktan sonra da bazı törenlerde okunmasına devam edilen, “Niye okuyorsunuz? niye sınırı aşıyorsunuz? Yeni yemini okuduk, Yetmiyor mu?” denmemiş, ama bu sonra törende kılıçlar özellikle çekilince, özellikle “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye haykırılınca, bunlara şimdi hesap sormazsak, imam hatipleştirmeler yine tartışmaya açılır, denilmiş olmalı ki, kesin ihraç için düğmeye basıldı.

Başı çeken dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu. Teğmenlerin savunması alındı. Komutanları da “Siz niçin engellemediniz!” denilerek silsileyle sorgulandılar.

Teğmenlerin, törenin bitişinin ardından “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırmaları, “Hizmete engel davranış” olarak değerlendiriliyor. 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 20. maddesi “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler.” Bu maddenin c fıkrasına göre, “Hizmete engel davranışlarda bulunmak” şöyle belirtiliyor: "Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillerde bulunmak.”

Bu maddede, çeşitli cezalar yanında ordudan ihraç da söz konusu.

Recep T. Erdoğan, imam Hatiplilere hitabında “İkra” üzerinde durdu.

İkra Kuyumcu Hava Harp Okulu, Ebru Eroğlu Kara Harp Okulu, Şeyda Yıldırım ise Deniz Harp Okulu birincisi idi.

“Bakıyorsun üç tane birinci olan kızımız var. Ve bu kızlarımızdan birisinin ismi İkra. Üç kardeş, adı İkra. Manisalı ve birinci oldu. Diğer ikisi, onlar da yine birer Anadolu yavrusu. Fakat tabiî bu oyuna nasıl geldiler, gelindi. Şimdi çalışmalarımızı yapıyoruz ve bu konuyla ilgili olarak da görüşmelerimizi yaptık.”

Recep T. Erdoğan’ın “İkra”dan bahsetmesi “İkrâ”nın ilk ayet olarak inmesiyle bağlantılı. “İkrâ” “oku” demek.

Reis Bey, İkra Kuyumcu’yu özellikle araştırmış. Ailesi anlaşılan kendisine oy veriyor.

Biz de Ebru ve Şeyda teğmenlerimizin isimleri üzerinde duralım:

Ebru ve Şeyda Farsçadan Türkçemize girmiş kelimeler. Ebru, “buluta benzer, bulut”, Şeyda “âşık” demek.

***

Eğer teğmenler ve komutanları ihraç edilirlerse, bu tartışma hiçbir surette bitmeyecek.

Yazarın Diğer Yazıları