Sayın Bahçeli, Terörist başı Apo’yu meclise davet ederken, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum Beyefendi de:
“Bahçeli, PKK’ya, ‘Kürt Siyasi Hareketi’ olarak bakıyor” diyor.
Oldukça ilginç ve düşündürücü olduğundan bunları söylemenin -gereksiz tartışma başlatmanın ve zararının dışında- kime nasıl bir faydası olur, varın siz düşünün!
*
Mehmet Uçum Bey, bu ifadeyi kamuoyu ile paylaşırken, bundan Sayın Bahçeli’nin ya da Sayın Erdoğan’ın bilgisi var mıdır bilmiyorum!
Kanımca bilgileri olmadan böyle bir ifade kullanılamaz, diyorum kendimce.
Çünkü bunu söyleyen kişi Cumhurbaşkanının Hukuk Başdanışmanı.
Kaldı ki daha önce Sayın Bahçeli’nin ağzından hiç duyulmayan böyle bir ifade niye paylaşılsın?
*
“PKK’ya, bir Kürt Siyasi Hareketi’ olarak bakılıyor”, sözünün söylenmesi de…
Terörist başının TBMM’ne konuşma yapmak için davet edilmesi de ilerisi için hiç de iyi bir zemin hazırlanıyor olduğunu düşünemiyorum.
Bekleyelim görelim.
*
Ya Milli Eğitim Bakanına ne demeli?
Nereden çıktıysa, ‘Başörtüsü ve laiklik’ konusunu gündeme taşınması da neyin nesi?
Kendisinin dünya laiklik anlayışından yana olduğunu söylerken, CHP’nin kendi laiklik anlayışını uygulamak istediğini ve bunu da kabul etmediğini paylaşması da ne alaka?
Belli ki Milli Eğitim Bakanı bu şekilde kendini konuşturmak istiyor!
*
Çünkü Sayın Yusuf Tekin’in bakan olarak ortaya koyduğu, ‘Milli Eğitimi’mizdeki başarısı(!) da ortada!..
Keşke başarılı bir grafik ortaya koymuş olsaydı da kendi adıma yanıldığımı buradan, bu köşeden okurlarıma paylaşsaydım.
“Ben yanıldım, milli eğitimimiz ve evlatlarımız kazandı” deseydim.
*
Demem şu?
Sayın Cumhurbaşkanının ve onun ortağı Sayın Bahçeli’nin de zaman zaman söylediği gibi herkes kendi işine baksa, diyorum.
Bakanlar bakanlıklarını, danışmanlar kendi işlerini yapsa hani...
*
Hatta Sayın Bakan, diğer ülkelerin milli eğitim bakanlarıyla yarıştırsa kendini…
Milli eğitimi nereden nereye getirdiği ile övünse!..
*
Tarikatlara ‘STK’ demesi de anlaşılır gibi değil bu arada.
Sahi tarikatlar STK mı Sayın Bakan?
*
Görüyor musunuz bir konu ortaya atılıyor…
Sıradanmış gibi görünüyor…
Kimleri kimleri meşgul etmiyor ki!
*
Sayın Milli Eğitim Bakanı ülkeyi çağdaş medeniyet seviyesine getirmek için çabalayacakken…
Milletini gururlandıracakken…
Kendisini alkışlatacak icraatlar yapacakken, bugün siyaset yaparak 1940’lara dem vuruyor.
Bir de “Eski 1940’lar” diyor, sanki “Yeni 1940’lar” varmış gibi!
*
Nasıl bir yönetimle karşı karşıyayız…
Nasıl bir ruh halindeyiz, inanın anlayamıyorum.
Kendimi kaybetmiş, bulmak için peşime düşmüş haller içindeyim.
