Şimdi de Zarrab

İşte yeni bir bela ile karşı karşıyayız. Adı Zarrab Davası. Ne var bunda demeyin. Zarrab Davası, uluslararası mesele olmasının ötesinde Türkiye için bir tehdit unsuru haline geldi.

Neden?

Çünkü ucu ülkemiz yönetimine doğru hızla ilerliyor.

Artık uluslararası tehdit boyutlarına varmış durumda.

Ülkeyi yönetenlerin zaaflarının, hepimizi taşıdığı yer işte burası.

Elbette biz millet olarak bunu hak etmedik. Hiçbirimiz, Reza Zarrab'ın ekonomik işlerinin destekçisi değiliz. Türkiye'yi yönetenler ülkemizi zora sokacak kararlar vermiş ve Amerika da bunu kullanıyorsa, yapacağımız tek şey öncelikle gelişmeleri takip etmektir. Sonra ülkemiz menfaatlerine nasıl bir fayda sağladığına bakmamız icap eder. Türkiye'nin millî çıkarlarına zarar verip vermediği ile ilgilenmemiz gerekir.

Ancak ortaya çıkan gidişat hiç hoş değil. Öyle ki, bir taraftan FETÖ, öte yandan Zarrab denilen adam, iktidarın zaafını kullanarak, altımızı oymuş.

Öyle görülüyor ki, Türk devleti bir taraftan zinde kadrolar tarafından adım adım ele geçirilirken, öte yandan da, Zarrab gibiler işe sokularak, çift yönlü çalışmalar yapılmış. Bütün bunlar olurken de iş başında bulunan yöneticiler zaaf üstüne zaaf yaratarak içinde bulunduğumuz sürece giden yola taş döşemişler.

Bu sebeple mesele sadece İran ambargosunun delinmesi meselesi değil gibi.

Mesele aynı zamanda Türkiye'nin nasıl dinlendiği, hangi casusların ne tür iş tuttukları ve iktidarda bulunan kimselerin devletimizin başına ne tür çoraplar ördüğü meselesi. Bu yönüyle Türkiye'yi kötü yöneten AKP iktidarıyla sadece Irak'ta, Suriye'de köşeye sıkışmadık. Aynı zamanda, devletin en mahrem bilgilerini ABD'nin eline ulaştıracak elemanlara fırsat tanıyarak, hepimizin onurunu incitecek fırsatlar yaratılmış oldu.

Amerika, Türkiye'nin herhangi bir yurttaşını yargılamıyor. Onunla ilişki içinde olan devlet kademelerinin başında görev yapmış tüm insanları yargılamaya çalışıyor.

İşte bu sebeple onur kırıcı.

İster sev ister sevme, kendi ülkemizin siyasetçisi ya da bürokratı yabancı bir ülke tarafından yargılanacak hale düşürülmüşse, Türkiye'nin itibarı, yerlerde sürünüyor demektir.

Millet olarak biz bunu hak etmedik.

Eğer sıradan bir Türk yurttaşı Amerika'da yargılansaydı ve mesele küçük bir olay olmanın ötesine geçemiyor olsaydı elbette sorun yoktu. Bu durumda hâlihazırdaki devlet yönetimi Amerika'ya "nerede bizim yurttaşımız" diye nota verir miydi?

Vermezdi.

Nitekim hatırlayın..

Irak'ta Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde basında çıkan "nota verecek miyiz" sorularına dönemin başbakanı "Ne notası. Müzik notası mı bu" demişti..

Önemsememiş, "öyle her olayda nota mı verilir" anlamına getirmişti.

Ama şimdi bir değil iki nota birden veriyoruz.

Telaş niye?

Çünkü ipin ucu Zarrab'la birebir temas içinde olanlara kadar uzanıyor. İpin ucunun buralara kadar uzanacak olması Türkiye için bir tehdit değilse nedir?

Gene "yanıldık, hata yaptık" diyeceklerse artık söylemesinler.

Bu kaçıncı hata kardeşim?

Bu kaçıncı yanılgı?

Sizin yanılgı ve hatalarınız sebebiyle, koca bir ülke dünyanın gözü önünde küçük düşürülüyor. Amerika denen devlet, kedinin fare ile oynaması gibi bizimle oynuyor.

Bir iktidar iş başına geldi geleli yanılıyor, geldi geleli hata üstüne hata yapıyorsa ne diye halen daha ülke sorumlulukları ona teslim ediliyor? Dünyanın neresinde bu kadar yanılmış, bu kadar kandırılmış, bu kadar kendi ülkesini zarara uğrattığı açık ve net olan bir başka iktidar var?

Hangi ülke bizim kadar bahtsız?

Dileriz, ülkemiz sırf bu sebepten dolayı ağır bedeller ödemek zorunda kalmaz.

Yazarın Diğer Yazıları