Amellerin sorgulaması!

Amel denilen kavramın Türkçesi eylemler/davranışlar demektir. Kısaca insanların yapıp eylediği bütün faaliyetlerini kapsar. Camilerde yapılan vaazlarda en çok kullanılan kavram budur. “Herkes amellerinden (davranışlarından) sorumludur” denilerek müminler uyarılır.

Bunun içine siyasi davranışlar (ameller)da girer mi?

Elbette girer.

İktidar ve ortaklarının ramazan boyu topluma yaşattıklarını hep birlikte görüyoruz. Muhafazakâr, Milliyetçi muhafazakâr ve dindar görünen iktidar ve ortaklarıyla onların destekçileri, yalan yanlış, insan hakkı gibi temel değerleri hiç gözetmiyor.

Yıllardır iktidardan şikâyet eden herkes, dinin en hassas olduğu “kul hakkı”nın yenildiğinden söz ediyor.

Her Cuma, hutbesinden sonra imam efendi “Allah size adaleti, iyiliği” emrediyor diye ayet okuyor lakin dinleyenler de dahil, hiç kimse üzerine alınmıyor. Duymamış gibi sağırları oynayarak kaldığı yenden devam ediyor.

Onların yönettikleri ülkede adalet sorunu ayyuka çıktı.

Geçtiğimiz cuma yine “Allah’ın bize adaleti emrettiğini” dinledik hocadan. Türkiye’nin bütün camilerinde, camiye gelen Cuma namazı kılan herkes duydu.

Sonuç?

Başka iktidar sahipleri olmak üzere kimse üzerine alınmadı. İnsan merak ediyor acaba onlar duymadı ve bilmiyor mu diye, ama mümkün değil. Çünkü iktidar sahiplerinin çoğu imam hatip veya ilahiyat mezunu. Yine iktidar, işe alacağı bürokratik kadrolara, eğitim geçmişine bakarak, adaleti katledip, hak yiyerek göreve almayı seviyor.

Mülakat mağdurları, ellerinde bakanlık komisyonlarının değerlendirme formu olduğu halde Milli Eğitim bakanlığının kapısında günlerce bekledi ve çoğunda karşısında polisi buldu.

Maden işçileri kendini yerin altına hapsetti.

Polenezköy’de işten çıkarılan işçiler, hakların almak için günlerce sokakta yattı. Bir emniyet müdürü kraldan fazla kralcı kesilerek hepsinin üzerine polisi saldı. İşçiler, ekmek derdinde, efendiler, köleci düzen kurup çok kazanma peşinde.

Peki, iktidar ve onun siyaseti nerede?

Aylarca acı çeken, üşüyen, evinden, çocuğundan uzakta, o soğuğa rağmen direnip sokakta yatan işçileri hiç görmedi. İktidar ise kendine yarattığı konforu bozmadı. Hatta onları polisle karşı karşıya getirdi.

Allah’ın adı olan adalet ve hak, bizzat iktidar Müslümanları yok sayıldı.

Bakın Zafer Partisi Genel başkanı Ümit Özdağ’ın haline. Günlerdir, iddianame bile hazırlanmadan içerde yatırılıyor. Ne ile suçlandığı, yasaya aykırı hangi suçu nasıl ve neden işlediği belirsiz.

Ekrem İmamoğlu ile ilgili suçlamalar da gizli tanıkların “Duydum/duymuştum” gibi varsayımsal, maddi gerçekliğe dayanmayan ifadelerine dayanıyor.

Hele bir Gaziantep olayı var ki akla ziyan. Birtek-Sen Genelbaşkanı Mehmet Türkmen, sendikal haklarını savunurken gözaltına alındı ve günlerce hapis yattı. AKP milletvekilinin fabrikasında hak aramanın nelere mal olabileceğini bu olay hepimize gösterdi.

Benzer olayların yüzlercesini hepimizi gözü önünde, her Cuma, Nalh Suresi 90’ıncı ayeti imam efendi okur: “Şüphesiz ki Allah adâletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir.”

Bu ayette iktidar hariç demiyor. İktidarın tarafını tutan basın-yayın organları, kalemşörleri, okuyucusunu yanlış bilgi vererek aldatanlar hariç de demiyor. Hele o yanlı televizyonlarda yorum yapıp kendini paralayanlar var ya onları hiç muaf tutmuyor. Tam tersine bütün ameli bozuklara ne yapmaları gerektiğini söylüyor.

Kısaca AKP ile iktidar Müslümanlarının gerçek Müslümanlıkla ilişkisinin olmadığını, görüp işittiklerimiz, yaşayıp deneyimlediklerimiz bize hem gösterdi ve hem de öğretti. İktidar Müslümanlarında; iktidara bağlılık, Allah’a bağlılığın önündedir.

Şimdi müsaadenizle son sözü merhum Akif’e bırakalım:

“Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!...

-Boğamazsın ki!

-Hiç olmazsa yanımdan koğârım!”

Yazarın Diğer Yazıları