Bugün bayramın ilk gününde, gönül isterdi ki, birliği, barışı, sevgiyi konuşalım. Bayram sevincinden bahsedelim. Ancak hayat devam etse de demokrasinin büyük yara aldığı bugünlerde coşkuyla bir bayram yazısı yazmak, takdir edersiniz ki, pek mümkün değil.
Günlerdir ne yaşıyoruz? Neden başta gençler olmak üzere binlerce insan sokaklarda gösteri yapıyor, sosyal medyadan paylaşımlar yapıyor? Neye tepkili bunca insan? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu çok sevdikleri için mi yoksa yaşanan olayların ardında siyasi saiklerle yapılan bir haksızlık, adaletsizlik olduğunu düşündükleri için mi?
Açılan pankartlar, paylaşılan içerikler, insanların hukukun herkese aynı işlememesine ve siyasi saiklerle yargılama yapılmasına tepkili olduklarını gösteriyor.
Adaletsizliğe karşı verilen bu tepki, İmamoğlu’nun hakkında ortaya konan iddialar, şahsı ve olayın konusunun çok daha üzerinde.
Normal şartlarda, yargının bağımsız ve tarafsız bir şekilde yürüteceği denetime, soruşturmaya veya kovuşturmaya kimse “hayır” demez. Kamu kaynaklarını kullanan her kurum, denetime tabidir. Eğer hukuka aykırı davranılmışsa, kim olursa olsun, hukuk kuralları çerçevesinde hesap vermelidirler.
Ancak hukuk kurallarının muhatabı yalnız CHP de değildir, yalnız belediyeler de değildir. AKP de tüm kamu kurumları da hukuka tabidir.
Bu eksende gelelim bu yargı süreciyle, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) verdiği cezaların benzerliğine…
RTÜK’ün cezaları
RTÜK, 27 Mart toplantısında “bazı” televizyon kanallarına oldukça ağır cezalar verdi. Cezaların nedenlerini bilerek uzun uzun yazacağım. Çünkü görevleri ülkedeki gelişmeleri yayınlamak olan bu yayın kuruluşlarının neden ceza aldıklarının unutulmamasını istiyorum.
Yayın lisansının iptal edilmesinin eşiğine gelen Sözcü TV, İstanbul, Ankara ve İzmir’den canlı yayın yaparak, 10 gün yayın durdurma cezası alırken, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın sözlerini yayınlamaları nedeniyle %3 idari para cezası;
Halk TV’de yayınlanan bir programda, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki eleştirileyle boykot çağrısını yayınlaması nedeniyle beş kez program durdurma cezası ve halkın kin ve düşmanlığa teşvik edildiği iddiasıyla yüzde 5 idari para cezası alırken, %3 de Başarır’ın sözlerini yayınlama cezası;
Tele 1, Özel’in Saraçhane mitinginde Erdoğan ve Gürlek’e eleştirilerini yayınlamak ve İstanbul, Ankara, İzmir mitinglerinden canlı yayın yaparak halkı kin ve düşmanlığa teşvik etme iddiasıyla yüzde 5 idari para cezası ve beş kez program durdurma cezası alırken; %3 de RTÜK başkanına yönelik sözler nedeniyle para cezası;
Now TV’ye ise, Orta Sayfa programında İmamoğlu soruşturmasının “hukuka aykırı ve talimatlarla yapıldığı” yorumları nedeniyle yüzde 2 para cezası aldı.
Kuralların herkes için olması
Öte yandan, iktidara yakın kanalların protestolara ve ülkenin ana muhalefet partisinin liderinin konuşmalarına tamamen kayıtsız kalıp, şu an şüpheli konumundaki kişileri ne kadar töhmet altında bırakan açıklamalar yaptıkları görülüyor. “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik”se mesele, kışkırtıcı ifadelerle suçlayıcı açıklamaların da kin ve düşmanlığa teşvik ettiği söylenebilirdi. Ancak söylenmedi.
Çünkü nasıl ki, belediyelerin suçlandığı süreçte hukuk, seçici bir şekilde kullanılıyorsa; Anayasaya göre bağımsız bir kurul olması gereken RTÜK tarafından da kurallar seçici bir şekilde kullanılıyor.
Oysa ceza verdikleri kanallarda gösterilen o kanalları izleseydiler, protestolardaki pankartlarda en çok yer alan tepkinin “kuralların herkes için işletilmemesi” ve “siyasi saiklerle cezalandırma yapılması” olduğunu da bilirlerdi.
Umudumuzu kaybetmemek için büyük çaba harcadığımız şu günlerde, nice bayramları cumhuriyet çatısı altında, adaletli bir düzen içerisinde, barış ve sevgi ortamında kutlamayı diliyorum.
Şimdilik herkese sevdikleriyle birlikte iyi bayramlar…
