Ezra

Bu hafta bir film tavsiyesi ile geldim. Ben Robert De Niro hayranı ve fanatiğiyim. Yaptığı her işe özel bir ilgi duyuyorum. Seçtiği senaryolara ve kimliklere güveniyorum. Oyunculuğu beni etkiliyor. Fiziksel ve karizma olarak babama benzetiyor olmam extrası. Hangi filme imza atsa, ilk işim ona ulaşıp ziyafet çekmek. ‘Baba 2’, ‘Taksi şöförü’, ‘Sıkı dostlar’, ‘Avcı’, ‘Büyük hesaplaşma’, ‘Bir zamanlar Amerika da’, ‘Kızgın boğa’, ‘Dokunulmazlar’, ‘Korku burnu’, ‘Dolunay katilleri’ isimli filmleri favorilerim. İzlemediyseniz “Geç değil, izleyiniz.” derim.

En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar dahil sayısız ödülü olan De Niro, canlandırdığı mafya mensupları ve diğer sert adam rolleriyle parlamıştır. Zengin filmografisi boyunca komediden aksiyona, aşk filminden korku sinemasına hemen her türde farklı karaktere imza atmayı da kusursuz şekilde başarmıştır. 2000’lerle birlikte popüler komedilerde karşımıza çıkmış, canlandırdığı her karaktere, kendine has üslubundan izler bırakmıştır.

Bu hafta karşıma ‘Ezra’sı çıktı. Tabiki de hemen izledim. Ve yine çok etkilendim. İnanılmaz hassas bir konuyu yormadan, zorlamasız ve taptatlı aktarmışlar. Film insanın kalbinden geçiyor.

‘Ezra’yı içimdeki otizmli çocukla birlikte izledim. Ona, ‘ekstra ergen’ de diyebilirim. Söz dinlemez, haşarı, aklı durmayan, aşırı hareketli ve zapt etmesi çok güç. Allah kimseyi içindeki ergenle denemesin. Dışardan saçma gibi gelebilir fakat öyle değil. Bildiğiniz bitmek tükenmek bilmez bir mücadele. Onun istediği şeylerle sizin yapabilecek olduklarınız o kadar farklı ki. Bir yandan parçanız olduğu ve sevdiğiniz için onun isteklerini yerine getirmek istiyorsunuz, bir yandan dışardan ne kadar abes göründüğünü veya görünebileceğini tahmin ediyorsunuz.

Aslında sizin için sorun yok, iyi bildiğiniz, alışık olduğunuz bir parçanız. Ama dışarıdan bakıldığında eleştiriye maruz kalabiliyorsunuz. Siz onun adına utanıyor, sıkılıyorsunuz. Bu yüzden hep onun özünü bilip anlayış gösteren kişilerin yanında oluyorsunuz. Diğerlerini elinizden geldiğince uzak tutuyorsunuz.

İşte filmi izlerken o parçam ruhumdan ayrıldı, yanıma oturdu. Filmi elele izledik. Güle ağlaya. “Herkes Ezra’yı ve babasını anlayamaz.” dedik. “Tanımayan denk gelmeyen bilemez. Ne Ezra’yı, ne onu hep korumak ve savunmak zorunda olan ebeveynini.” Parçanız olunca alternatifiniz yok. Kollamak ve sahip çıkmak zorundasınız. İzlemenizi yürekten tavsiye ediyorum. Bu rahatsız edici, zehirli gündemden biraz olsun sıyrılıp nefes alabilirsiniz.

‘Kötülüğün kazanması için gereken tek şey, iyilerin hiçbir şey yapmamasıdır.’ İyi olduğunu düşünen her kişi, er kişi, elini taşın altına koymalı. Ama yıkıcı değil yapıcı biçimde. Kolay olana(yıkmak) kaçmayıp, zor olanı(yapmak) hedef edinerek. Unutmayalım; Yücelik, yücelik gerektirir!

Film bence tam da bunu anlatıyor. İyiliğin, güvenin kazanmasını.

Geçmiş bayramınız mübarek olsun. İyi seyirler..

Yazarın Diğer Yazıları