İkilemlerin yansıması

Yaşadıklarımız, iktidarın AKP ve ortaklarına teslim edilmeyecek kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu sayede “devlet nasıl adaletsiz yönetilir” dersini aldık. Bir taraftan dindar ve milliyetçi öte taraftan terörist başına iltifatlar yağdırıldığına tanık olduk.

Ve biz..

Sürekli devlet kurup, kurduktan sonra yönetimi başkalarına bırakıp, sonra da devlet batıran biz Türkler, toplumun büyük kesimlerinin desteği ile hayata geçirilen Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin demokrasiyi hazmedemeyeceğini, muhalefeti bastıracağını, seçim korkusuna kapılan iktidar sahiplerini korku nöbetleri basacağını ve bastığında da nasıl davranacaklarını yine hem gördük ve hem de yaşayarak anladık.

Tarih bize, ideolojilerin nasıl içinin boşaltıldığını ya da boşaltılacağını da hem MHP ve hem de AKP örneği ile gösterdi ve göstermeğe de devam ediyor. Tarihsel kırılmaların an be an içindeyiz. Tersyüz edilen büyük fikir akımları, aklı başında, bilinçli bütün taraftarlarını şaşkına çeviriyor. Bilinçsizler ise, her zaman olduğu gibi yaşadıkları efsunların zihinsel uyuşukluğu ile sürüyü takip ediyor.

Günün sonunda bizzat şahsım, Türkiye’de kitle kontrol sisteminin nasıl çalıştığına ve çalıştırıldığına, büyük kalabalıkların ve kitlelerin zihinlerinin nasıl bloke edilerek sürüye dönüştürüldüğüne, yaşayarak şahit oldum. Ne söylersen söyle, kâr etmez sözün, yüzde bin doğru bile olsa. Çünkü aklın sende değil, başkasına bağımlısın. Bu arada şunu da belirtelim. Bağlılık başka, bağımlılık başka. Bağlılık değişebilir. Bağımlılık ise yapışkandır. Kopamazsın.

Bunu gördüm ve anladım.

***

Siyasal gidişatın manzarasına bakın lütfen. En milliyetçi parti sanıp kandıklarımız, kırmızı bültenle aranan teröristleri, Anadolu’nun fethedildiği Malazgirt’te toplantıya çağırıyor. “Gelin burada toplanın ve PKK’yı feshedin” diyor. Sanki PKK’yı feshedince, dev motorlardan yayılan gürültünün birden kesilip, aniden her tarafta sessizliğin ortaya çıkıp, herkesin rahatlayacağı gibi bir şey olacakmış gibi. PKK bugün silahı bırakır, yarın tekrar alır. Yarın almazsa on yıl sonra alır. Mesele Türkiye’nin yani senin ne kadar güçlü olduğuna bağlı. Büyük ve güçlü, aynı zamanda da zengin, refah düzeyi yüksek bir ülke olursan, dünyada siyasal etkin fazlalaşırsa, ancak o zaman rahatlarsın.

Bak Amerika’ya.

Herkes şimdilik memnun.

Türkiye gibi onlar da krize girsin, Osmanlı’nın son dönemi gibi maliyesi çöksün de gör bakalım ne hale geliyor.

***

Önceki gün, iktidar, kendi rakibini tasfiye ederken İstanbul meydanlarında teröristbaşının gösterildiği sinevizyon gösterileri vardı. Yakında PKK affedilir, sonra da demokrasinin bir göstergesi olarak bayrakları dalgalanır.

İşte bakın…

İmamoğlu’na “Kent uzlaşısı” bağlamında en çok vermek istedikleri “terör ilişkili” ceza, sırf Malazgirt çağrısı sayesinde sürüncemeye bırakıldı.

Bu arada, İmamoğlu demişken, muhalefeti en bilindik yöntem olan “Gizli tanık” ifadeleriyle tutuklamak da içinde yaşamakta olduğumuz büyük gelişmelerin bir parçası. Malazgirt’e çağrılan PKK elebaşıları ve yöneticileri dahil, Suriye’de kurulmasına az bir zaman kalan özerk PYD bölgesine ilişkin süreç birbirinden bağımsız değil.

Yani?

PKK’nın tasfiye planı ile Suriye’deki özerklik, her ikisi ile de Türkiye’deki siyasi iktidarın el değiştirmemesi arasında bir ilişki olduğunu söyleyenler epey fazla. İktidar devam etsin ki, bölgede kurulan ve henüz daha yeni başlayan süreç başarıyla yönetilsin.

Türkiye içinde belirli bir yapı böyle düşünüyor. O sebepledir ki, İmamoğlu, Mansur Yavaş, bilmem kim hiç önemli görülmüyor. Bu da demektir ki, Türkiye’de gündem asla durulmayacak. Ne kendileriyle onca anlaşma imzaladığımız AB’den ve ne de ABD’den güçlü bir itiraz gelmeyecek.

Çoğu kesimlerde kanaat böyle.

Tabi adı üstünde kanaat. Gerçeği nedir yaşayıp göreceğiz. Tıpkı bugüne kadar yaşayıp gördüğümüz gibi.

Yazarın Diğer Yazıları