Türkiye nereye götürülüyor?
Şimdi şu an hemen herkesin ve özellikle de egemenliğin bizzat kendisinde olduğunun bilincinde olan herkesin kendisine sorması gereken soru şu: Türkiye nereye götürülüyor? Halihazırda kurulu hukuksal ve anayasal düzen tehlike altında. Hem de hiç olmağı kadar tehlike altında.
Erdoğan’a en büyük siyasi rakip olan İmamoğlu’nun önce diploması iptal edildi, sonra ertesi gün hakkında terörle ilgili soruşturma dolayısı ile gözaltı işlemi başlatıldı. Şüphesiz bu durum, asla kabul edilebilir değildir.
Yaşadığımız olaylar dizisi, ülkemiz Türkiye’nin derin ve sarsıcı siyasal kırılma ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Geldiğimiz noktada kurulu anayasal düzen ile buna dayalı hukuksal garantiler ve hakların göz ardı edilerek tartışılır olmanın ötesine geçildiği görülüyor.
İçinde yaşadığımız süreçte siyasal sistem ve bu sistemin temel duruşu artık bozulmuştur. Siyasal sistem, iktidar eliyle otoriterleşmenin doruk noktasına varmıştır. Bundan sonrası büyük bir dönüşümle sonuçlanabilir. Sözünü ettiğimiz dönüşüm, Rusya benzeri yeni bir rejim olabilir. Bu durumda muhalefet sembolik hale gelir. Var olup olmamasının bir anlamı kalmaz. Hâkim parti (Akp) temellenir ve Türkiye bundan sonra tek parti tarafından yönetilir. Bunun anlamı açıktır. Demokrasi bitmiş, hukukun üstünlüğü sona ermiş, anayasal güvence ortadan kalkmıştır.
Sonra?
Sonrası belli.
Toplum, başına fanus geçirilerek yaratılan dini atmosferde uyumaya bırakılır. Halk yeni efsunlarla uyutulurken, fanustan çakamayacağı için, siyasal sarmalın içinde hayatını sürdürür. Bu arada Trump’lar, Netenyahu’lar kendilerine yeni dünya düzeni kurar. Türkiye’yi küçük bir Osmanlı varsayarak, istediği şekilde yönlendirir.
Özgürlükler yoksa, hukuk askıya alınmışsa, demokrasi mekanik seçme ve seçilme ilişkisine indirilmişse, bilimsel düşünce geriden geliyorsa, toplumsal zihin tütsülenmiş ve efsunlanarak başka aleme dalmışsa, buradan ortaya büyük Türkiye çıkmaz. Kim bilir belki gelecekte kendisinden koparılacak topraklar sebebiyle gittikçe küçüldüğü için küçük Türkiye ortaya çıkar. Zaten amaçlanan da bu değil mi?
Peki, bu şartların hazırlayıcısı olan mevcut Cumhur ortakları, onlar ne olur?
Onlar sembolik olarak kalır. Artık, yeni düzende seçim kazanmak için kendilerine ihtiyaç kalmaz.
İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından dünya basını da gelişmeleri “Erdoğan rakibini tutukladı” diye okuyucusuna duyurdu. “AB Türkiyesiz olamaz” diyen iktidarın AB’ne katılmaya yönelik hiçbir söylemi artık işe yaramaz.
Türkiye içte ve dışta itibar kayıp etti. Bugüne kadar onca darbeye, siyasi müdahalelere ve muhtıralara karşı ayakta durmayı başaran demokrasimiz, şimdi kendisi de seçimle işbaşına gelen iktidar tarafından büyük bir tehditle karşı karşıya.
Muhalefet haklı olarak tedirgin.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu kritik uyarılarda bulundu. “Biz konuşan Türkiye dedikçe iktidar, ağzını açan herkesi gözaltına alıyor demir parmaklıkların ardına gönderiyor. Artık anlaşılıyor ki artık konuşulacak çok fazla şey kalmamıştır. Türkiye’de demokrasi ve hukuk askıya alınmış, seçimle siyaset yapılamaz hale gelmiştir. Siyasi rakiplerin tasfiyesi için her türlü güç kullanılması meşrulaştırılmıştır. Aylardır devam eden ve bugün şafak vakti artık tahammül sınırlarını aşan zorbalığın hedefi aslında senin şaşmaz iradendir. Sözün ve kararın asıl sahibi aziz milletimiz iken onun seçtiği insanlara reva görülen bu zulüm artık tarihimizin kara lekelerinden birdir” dedi.
Gerçekten de Türkiye siyasi bakımından tam da bir kavşak noktasındadır. Demokrasiye doğru mu gideceğiz yoksa Rusya benzeri otoriter bir rejime doğru mu? Önümüzdeki seçim bunu belirleyecek. Belirleyecek ama, karımızda iktidarı bırakmak istemiyor intibaı veren, üstelik de devletin tüm güçlerini elinde tutan bir siyasal yapı var. Bunun anlamı şudur. Kritik eşikteyiz. İşte tam bu noktada, muhalefetin çok stratejik ve planlı davranması olup biteni iyi anlatması, halkın da demokrasiye sahip çıkması gerekiyor. Tabii daha fena sonuçlarla da karşılaşabiliriz. Mesela seçimler iptal edilebilir.
Darbeler muhtıralar, müdahaleler, haksız suçlama ve yargılamalar….
Bırakmadılar, biz de uygar dünya gibi kaliteli ve özgür yaşayalım.
Herkes kafamıza kendi fanusunu geçirmeğe çalışıyor.
Türkiye nereye götürülüyor?
Çanakkale ruhunu böldüler…
SİYASAL YOZLAŞMANIN BİZİ GÖTÜRDÜĞÜ YER
Suriye’de kim kayıp etti?
BİZİM ÖNDERLİK DE BÖYLE DİYOR!
Türklük kime neden batıyor?
Tarih öyle demiyor
Tavizlerle sorun çözülür mü?
DEMEK SİLAH BIRAKIYORLAR
Siyasal yozlaşma sorunumuz









