Ne varsa özümüzde var
Birinci soru: Uluslararası hukuk var mı?
Var!
Öyle ise kimin neye nasıl davranacağı ya da davranması gerektiğinin yolu belli.
İkinci soru: Ukrayna bağımsız bir ülke miydi?
Evet!
Öyle ise her bağımsız ülke gibi uluslararası hukuktan aldığı güçle, kendi geleceği (kaderi) hakkında karar verme yetkisi gene kendisindedir.
Bu durumda üçüncü soru da şu: Rusya, hangi hakla ve hukuka dayalı olarak Ukrayna''yı işgal ediyor?
Sorunun yanıtı ortada: Zorbalığa göre.
Neymiş efendim, ABD, Ukrayna''yı NATO''ya alırsa bu Rusya''nın çerçeveye alınması demekmiş.
Dünya yuvarlak. Söyler misiniz bu çerçevenin olmadığı yer tam olarak neresi oluyor? Yani ne olursa Rusya rahat ediyor ve çerçevelenmemiş oluyor?
Eski Sovyet sınırları içindeki devletler kendi başlarına değil de Rusya''ya göre hareket edip kendileri ile ilgili kararlar alırsa mı? Onlar, her alacakları kararda uluslararası hukuktan doğan haklarını değil de Rusya''nın izin verdiği (eğer verirse) hak ve özgürlükleri (eğer bu özgürlükse) kullanacaklar öyle mi?
Rusya kötü de ABD çok mu iyi?
Hayır!
ABD, yeryüzünün tam donanımlı en büyük karıştırıcısı.
Sovyet tehdidiyle 1950''lerden itibaren elimizi verdik, kendimizi kurtaramıyoruz. Türkiye''deki dış destekli bütün operasyonların arkasında onlar var.
Faili meçhul cinayetlerden tutunuz da, sağ-sol kavgasına, oradan 12 Eylül askerî darbesine kadar tamamının patronu onlar.
Eskiden solun güçlenme sebebinin Ruslar olduğunu sanıyorduk. Zamanın ilerleyişiyle birlikte solun da sağın da İslamcıların da arkasında ABD''nin planlarının var olduğunu gördük. Çünkü Türkiye, Sovyetlerle yapılan büyük paylaşımda ABD''nin payına düşmüştü. Rusya istese de etkili olamazdı. Bu durumda geriye Sovyet Rusya ile el sıkışan ABD kalıyordu. ABD, kendi payına düşen Türkiye''de gladyosu, basındaki adamları, politikacıları ve NATO''dan devşirdiği kimi askerlerle top çeviriyordu.
12 Eylül öncesi yaşadığımız sağ-sol çatışmasının yönetmeni ve senaristi ABD''den başkası değil. Türkiye''yi yeni düzene eklemlemek ve enerjisini kendi içinde tüketsin istiyordu. Hâlbuki sağ kesim, Rusya''nın da işin içinde olduğunu sanıyordu.
Rusya istese de belirli sınırların dışında etkili olamazdı. Çünkü Yalta Konferansı''nda bizim patronumuz ABD olarak belirlenmişti. Herkes kendi sahasında at koşturacaktı.
Yaşadığımız bütün hainlikleri yazın bir kenara. Arkasında okyanus ötesinin izleri var.
Çekiç Güç, PKK, şimdi PYD vb. tüm vesayetçiler gene ABD''nin eseri.
15 Temmuz''u ve Fetöcülüğü de buna ilave edin.
Biz Türkler, tarihin en büyük talihsizliğini yaşadık ve yaşıyoruz. Türkiye''de ABD hüküm sürerken Rusya, bütün Türk cumhuriyetlerini yuttu. Petrolünden doğal gazına, yeraltı zenginliklerinden yerüstü millî varlıklarına kadar hepsini sömürdü. Tabir yerinde ise Türkler''in millî varlığını emdi yedi ve şişti.
Kendisine engel olabilecek milyonlarca milliyetçiyi (Basmacılar hareketi gibi) Çarlık dönemi de dâhil acımadan öldürdü. Türk aydınlarını işkencelerle yok etti.
Mesela Mağcan.
Mesela, Sultan Galiyev.
Mesela Çırpınırdı Karadeniz''in yazarı Ahmed Cevat.
Say say bitmez.
Daha dün tanklarla Azerbaycanlıların üstünden geçti Hazar''a döktü.
Hepimizin gözünün önünde 2014''te Kırım''ı yuttu.
Çin, eski Göktürk devletini işgal etti. Yetmedi halen daha asimilasyon politikalarıyla itiraz edenlere işkence haneler kurarak dünyanın gözü önünde hükmünü sürdürüyor.
Kısacası, büyük güç değilsen uluslararası hukuk çok işe yaramıyor.
Şimdi birileri bize ballandıra ballandıra Atatürkçülük soslu Avrasyacılık satıyor. Geleceğimiz oradaymış. Kimileri de NATO''culuk anlatıyor. Emperyalizmin dili tatlı, lakin vicdanı yok.
Ne varsa özümüzde var. Gerisi yalan.