APO bizi kurtarsın mı?

PKK terörü, ne zaman yok olma noktasına gelmişse, “Çözüm süreci” başlatılmış, ardından hendekler kazılarak, kablo düzenekleri döşenerek, teröristler şehirlerimizi teslim almıştı.

Bunu bir kenara yazıp aklımızda tutalım.

Şimdi, şu an, terör yine sıfırlanma noktasına geldi. TSK yurt içinde tüm noktalara hâkim. Yurt dışında etkili ve baskın durumda.

Her ne olduysa birdenbire gene “Çözüm Süreci”nden söz edilmeye başlandı. Eş zamanlı olarak Suriye’nin kuzeyinde tam da PKK/PYD bölgesinde bir hareketlenme yaşandı. Yine eş zamanlı olarak, AKP’nin akıl hocalarından bir zat çıkıp dedi ki "Ankara ile Öcalan'ın görüşmesinde hiçbir sakınca bulmam." Kişisel görüşünden sonra partisinin görüşünü açıkladı:

"Biz, Kürtlerin kazanımından rahatsızlık duyan bir parti değiliz. Bizim Hükûmetimiz Suriye'deki Kürtlerin ne yönetiminden ne de kazanımlarından rahatsızlık duyar...”

Başka?

“Suriye halkı yarın, kendi anayasasını yapar ve o anayasada tıpkı Irak'takine benzer Kürt otonom bölgesinin kurulmasına karar verilirse buna hiçbir itirazımız olmaz."

İşte bu. Ne diyeceksiniz buna?

Benim cevabım hazır: Böyle olacağını biliyorduk. Hep söylüyorduk. Siz Büyük Orta Doğu Projesi’nin karşısında değil yanında ve hatta içinde yer alıyorsunuz. Söylediğiniz amaç, hedef, proje, ABD’nindir ve 22 ülkenin toprak bütünlüğünü, rejimini kapsamaktadır. Dolayısı ile sözleriniz malumun ilanıdır.

Gelelim görevlendirilen Bahçeli’ye ve başlattırılan el sıkma projesinin devamına.

Hedefiniz nedir, denildiğinde, DEM’e el uzatmak için giderken Bahçeli’nin hemen arkasında duran “Çözüm Süreci’nin” bir numarası Efkan Ala, “yeni bir süreç yok”, deyip konunun yeni anayasa ile alakalı olduğunu söylüyor. Bunu anladı da “Yeni Anayasa” denilen ve sır gibi saklanan hedefin içeriğinde “Çözüm süreciyle” ilgili bir madde olup olmayacağını nereden bileceğiz? Söylemedikleri için bilemiyoruz. Ancak, tam bu noktada bir düşünce, akıllara, Metiner’in ortaya koyduğu ve kimsenin fazla ilgilenmediği sözleri hatırlatıyor. Acaba burada söylenenler, yeni başlatılan süreçle ilgili bir mesaj olarak yorumlanabilir mi? DEM’le el sıkışıp, Öcalan’a çağrı ile süren yeni siyasete bir işaret fişeği yakılmış olabilir mi? “Siz iktidarla iş birliği yaparsanız, iktidar da (iktidardan kastım Cumhur ortaklarının tümü) Suriye’deki otonomiyi kabul eder” denilmiş olabilir mi?

Ancak bunun böyle olması için tabii adamların (iktidarın) bir şartları olacaktır.

Ne gibi?

Herkesin dillendirdiği ve kendilerinin de söylediği gibi “Yeni Anayasa.” Kısaca, “Anayasaya destek verirseniz, biz de Suriye’deki oluşuma, tıpkı Barzani’nin Kürdistanı’na yaptığımız gibi sıcak bakarız” gibi.

Böylece her iki taraf da kârlı çıkar.

Ha, bu arada, PKK herkesi şaşırtır, “Silahları bıraktık” deyip, yeni bir kimlikle, zaten kendilerinin devamı olan PYD’ye katılırsa, Türkiye’de müthiş bir kamuoyu yaratılır. Böyle bir gelişme karşısında iktidar, değil anayasayı, her şeyi değiştirecek bir illüzyon yaratmış olur. Bu hızla erken seçime bile giderler.

Kazanırlar mı?

Bu millet, illüzyonun etkisiyle istenileni yapabilir.

Hâlbuki aslında kayıp etmişizdir. ABD Suriye’de amacına ulaşmış, Büyük Orta Doğu Projesi’nin sonraki aşamasına geçilmiştir. Hedefte İran olacaktır.

Sonra?

Sonrasını hepimiz biliyoruz.

Türkiye!

Yazdıklarım, biraz komplocu bir yaklaşım gibi olsa da ihtimal dâhilindedir. ABD ve İsrail de böyle bir politikaya destek verir mi derseniz, derim ki bayıla bayıla.

İşte bakın, AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner, partisi adına konuşuyor ve bu duruma dünden razı olduklarını söylüyor ve bunu da saklamıyor.

Olup-bitene şaşıralım mı?

Neden şaşıralım ki? Her şey gözümüzün önünde ve üstelik de gözümüzün içine soka soka yapılıyor.

Düşünsenize Bahçeli dahi, idam mahkûmu PKK kurucu lideri Öcalan’dan görev istiyor. PKK’dan kurtulmak, terörü bitirmek için, “haydi, sözünü tut ve bizi kurtar” diyor. Adama kurtarıcı rolü veriyor.

Türk milliyetçiliğinin dibe vurduğu yer işte tam da burasıdır. Terörist başından devleti ve milleti kurtaracak adım atmasını istemektir. Terörle mücadele edip, hayatlarını ortaya koyan astsubaylarını sokaklarda yürüten bir siyasi iktidardan (Cumhur ortaklarından) başka ne bekleyeceğiz?

Yazarın Diğer Yazıları