Akıl oyunları taktik savaşları mı?

Gelişmeler, açıklamalar, ifadeler ve siyasi adımlar net olmayınca, herkes kendince yorumlar yapıyor. Böylece ortaya çıkan tutarsızlıklar, tutarlı hâle getirilmek isteniyor.

Tutarsızlıkların nedeni, Bahçeli’nin teröristbaşını Meclis’e çağırıp, konuşmasını istemesi ve bunun sonunda da tümden terörün bitirilmesi gerektiğini belirtmesi ve sonrasında bu görüşünde ısrarcı olduğunu göstermesidir.

Bahçeli’den beklenmeyen bu açıklamaların şaşkınlığı geçtikçe, yerini, nedenini sorgulamaya bıraktı. Ancak bu arada iktidarın lokomotifi durumunda olan AKP kadrolarından da çelişkili ifade ve yorumlar geldi.

Lider Erdoğan, bir hafta kadar sustuktan sonra neler söyleyeceğini danışmanlarıyla inceden inceye hesap ederek Bahçeli’yi öven bir konuşma yaptı. Lakin, kiminle ne konuştuysa veyahut nasıl hesaplar içine girdiyse, o da herkesi şaşırtacak bir hamle yaptı.

Önce İstanbul Esenyurt’ta, sonra Mardin ve Batman’da peş peşe kayyumlar atadı. Hâlbuki, Bahçeli’nin barış, silahı bırakma, terörü bitirme planını daha dün övüyordu. Ne oldu da karşı hamle yaparak, Bahçeli’nin adımlarını tersine çevirmeye gerek duydu. Kaldı ki, Kayyum atamaları, ekonomisi iyice dibe çökmüş Türkiye’de yapılacak en kötü adımlardan biriydi. Toplumsal kamplaşmaların artması, siyasetin gerilip, gerilimin yükselmesi ne borsaya ne enflasyona ve ne de uluslararası yatırımcının Türkiye’ye gelmesine yarayacak adımlar değildi. Buna rağmen, Erdoğan, olmaması gerekeni yaptı.

Demek ki AKP ve MHP, halk önünde birbirine methiyeler düzerken, uygulamada tersini yaparak bilek güreşi yapıyor. Bir satranç oyununda Bahçeli, çok şaşırtıcı bir hamle ile rakibi ters köşe yaparken, rakip de fil ile bir (L) çizerek Bahçeli’nin kalesine göz dikiyor.

Açık toplum, açık siyaset olmayan bir düzlemde, neyin ne olduğunu kestirmek elbette güç. Lakin Cumhur ortaklarının birbiriyle hem el sıkışarak ve hem de birbirini överek karşı hamlelerle birbirini yokladıkları bu ortamda, sonucun nereye gideceğini bilmek zor. Son haberlere bakılırsa Erdoğan’ın Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a yönelik MİT’ten destek istediğine yönelik haberler de gelişmelere eklendiğinde, Erdoğan ekibinin çok başka hesaplar içinde olduğunu söyleyebiliriz. Erdoğan’a rakip olacak Ankara ve İstanbul belediye başkanlarına yönelik kayyum düşüncesi, Türkiye’deki siyasi istikrarı tümden ortadan kaldırabilir. Çünkü bu iki belediye başkanı sahiden ve gerçekten de suç işlese bile kayyum atamaları asla halk nazarında kabul görmeyecek, belediye başkanları da suçlu olarak görülmeyecektir. Zaten AKP’nin Kürtçü hareketi büyütmesi bu yolla olmuştur. 1990’larda yüzde 1,5-3 olan Kürtçü bölücü siyaset, nitelikli bir planı olmayan siyasi iktidarlar ve son 25 yılda da AKP sayesinde bugünkü seviyesine ulaştı. Bunun nedeni, ucu halka dayanan seçilmişlere, inandırıcı bir gerekçe olmadan dokunmak ve görevden almaktır. Bu dokunuşlar tüm dünyada müdahale edilenleri büyütür. İşte Trump bunun son örneğidir.

Eğer PKK ve uzantıları KCK’yı bitireceksen, bunların belediye başkanı olmalarını istemiyorsan önlemlerini aday olamayacakları bir düzenleme ile yapacaksın. Adaylık onaylarını suçlara göre değil, ilişiklere göre onaylayacaksın. Adam üç yıl PKK ilişkisinden ceza almışsa aday olamayacak. PKK’ya fiilî yardım yapmışsa, şehirde propaganda yapıyorsa aday olamayacak.

Dönelim, MHP-AKP ilişkisine ve akıl oyunlarına. Halka belli etmediklerini sanarak yürüttükleri bu tiyatronun farkındayız. Gelişmeleri ve sonucu gözlemliyoruz. Görülen o ki Erdoğan iktidardan gitmek istemiyor. Bunun için bütün demokrasi ve hukuk dışılıkları yapabilir. Bu sebeple sistem ciddi bir tehlike altındadır. Bir çeşit Putin yönetimi gelebilir. Dolayısı ile normal zamanların dışında, çok daha akıllı ve nitelikli muhalefete ihtiyacımız var.

Yazarın Diğer Yazıları