Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Dün ak bugün kara (mı?)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç sene önce yaptığı bir konuşmasında "Siyaset omurga işidir. İlke, dava, karakter meselesidir, siyasetçinin sözünün eri olması gerekir. Dün ak dediğine bugün kara diyen şahıstan siyasetçi olmaz. Milletimiz bu tiplere ne der biliyor musunuz, ''kolpacı''. Bunlardan memlekete faydalı insan olmaz" demişti.

Bu konuşmadaki cümleler hakkında da Pazar günkü yazımın konusu olan siyaset diline dair söylenebilecek çok şey var ama bu defa üsluba değil, içeriğe odaklanalım.

"Dün ak dediğine bugün kara" demeyen siyasetçi ararsak, yüzdelik oranda oldukça az sayı ile karşılaşacağımızdan kuşku yok. Nitekim şahısların zamanla fikirlerinin değişmesi de bir noktaya kadar makul karşılanabilir. Bu yüzden, daha önemlisine değineceğiz: "Dün ak dediğine bugün kara" diyen iktidar politikaları.

Neticede devlet yönetimi, siyasetçilerin şahsi politika anlayışlarından çok daha öte ehemmiyette ve devlet yönetimi hazırlıklı, tutarlı ve öngörülebilir olmak zorunda.

Tutarsızlıklar

Son günlerde, Ukrayna ve Rusya savaşıyla gündeme gelen başlıca meselelerden biri Montrö. Daha önce bu hususta yazmıştım. İstanbul Kanalı''nı yapabilmek için Montrö''yü önemsiz, işe yaramaz ve hatta Türkiye''nin zararına gibi göstermeye çalışan iktidar, çıkan savaşta ilk iş Montrö''ye sarıldı. Montrö''nün tam da bu noktadaki önemine dikkat çeken 103 amiralin Ukrayna''nın işgalinin başladığı gün mahkeme huzuruna çıkmasından daha net görülen bir tutarsızlık olabilir mi?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya''nın Avrupa Konseyi''ndeki üyeliğinin askıya alınması kararının oylamasında Türkiye''nin çekimser oy kullanmasını, böyle bir durumda Rus halkının İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi''ne başvurma haklarının elinden alınmasına razı olmama olarak açıkladı. Oysa, aylardır aynı Mahkeme''ye -amiyane tabiriyle- kafa tutuluyor, kararları (iç hukuku da ihlal etmek suretiyle) uygulanmıyor, bu uluslararası mahkeme önemsiz, işe yaramaz ve hatta Türkiye''nin zararına gibi gösterilmeye çalışılmıyor muydu?

Dahası da var elbet. Ekonomi politikaları, dün sövülen bugün övülen eski bakanlar ya da dün dost bugün terörist ilan edilen siyasetçiler/partiler vs... Ancak güncellik ve meselenin anlaşılması açısından zannedersem bu iki örnek şimdilik yeterli.

Kişisel hırslar

O halde, sorulacak sorular şunlar:

Rus halkı için ak olan mahkeme, Türk halkı için mi kara? Yoksa İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ve uluslararası hukuk işimize gelince iyi, gelmeyince kötü mü?

Yarın öbür gün, iktidar, Kanal İstanbul''un inşasına başlamak istediğinde tekrardan kötü mü olacak peki Montrö?

İktidarda kalabilmek uğruna, "dün ak dediğine bugün kara" demek değil mi bunlar?

Peki ya tutarlılık, devlet yönetiminin öngörülebilir ve güven veren sürekliliği için olmazsa olmaz değil midir?

Son olarak, Cumhurbaşkanının sözlerinden hareketle, şu soruyu da soralım:

Tutarsız siyasetçiden memlekete faydalı insan olmuyor da tutarsız iktidar, memlekete faydalı olabiliyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları