Hedefimiz belli
Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşama veda edişinin 86. yılındayız. Onu saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz…
Ancak onu anmak için ismini zikretmek yeterli değil. Çünkü onun vasiyeti, fikirlerinin payidar kalması:
“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”
O hâlde, yakın zamanda yaşananlara şöyle bir bakalım; Atatürk neler demiş, biz neler yapıyoruz, neler yaşıyoruz? Ya da ülkede onun ilkelerine ters neler yaşanıyor?
“Kendine devrimin ve devrimciliğin çeşitli ve yaşamsal görevler verdiği Türk vatandaşının sağlığı ve sağlamlığı her zaman üzerinde dikkatle durulacak ulusal sorunumuzdur. Çünkü Cumhuriyet, düşünsel, bilimsel ve bedensel bakımlardan güçlü ve yüksek düzeyli koruyucular ister” diyen, bu nedenle kendisinin de Türk hekimlerine emanet edilmesini isteyen Atatürk’ün bize bıraktığı Türkiye’de, yenidoğan çetesi gibi bir skandal yaşanıyor;
“Bilelim ki, millî benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır” diyen Atatürk’e karşılık, millî benliğimize kafa tutan, terörist liderinin Atatürk’ün açtığı Meclis’te konuşturulması teklif ediliyor;
“Kadının siyasal yetersizliğine mantıklı hiçbir sebep yoktur. Bu konudaki tereddüt ve olumsuz düşünüş biçimi, geçmişin toplumsal bir niteliğinin can çekişen bir hatırasıdır” diyen, buna müteakip kadına seçme ve seçilme hakkını bugünün gelişmiş ülkelerinden çok daha önce tanıyan Atatürk’ün açtığı Meclis’in yalnızca %20’si kadınlardan oluşuyor;
“Kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyen Atatürk’ün ardından Türkiye’de bugün, hemen her gün bir kadın cinayeti medyaya yansıyor;
“Çocuklarımızın gözlerindeki ışıltı, yarının aydınlık Türkiye’sinin habercisidir” diyen Atatürk’ün çocukları, bugünün Türkiye’sinde kötü muamelelere maruz kalıyor, azımsanmayacak kadar fazla çocuk cinayeti yaşanıyor;
“Bilim ve fen neredeyse oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız” diyen Atatürk’ün çizdiği bilim ve fen yolundan ayrılarak okul müfredatları soyut değerler üzerinden oluşturuluyor;
Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz” diyen Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet altında bugün, siyasi sebeplerle insanların ifade hürriyetleri sınırlanıyor.
Bugün Türkiye, bilim ve akıl dışı uygulamalarla, inatla yapılan hatalarla ekonomide büyük gerileme yaşarken, Atatürk’ün şu sözlerini de hatırlamak gerekiyor: Ekonomisi zayıf bir ulus, yoksulluktan ve düşkünlükten kurtulamaz; güçlü bir uygarlığa, kalkınma ve mutluluğa kavuşamaz; toplumsal ve siyasal yıkımlardan kaçamaz.”
“Gelecek sizindir!” dediği yeni nesil, geleceği ve umudu başka ülkelerde aramak zorunda kalıyor.
Atatürk, bize bıraktığı bu Cumhuriyetin geleceği için tüm yapılması gerekenleri 86 yıl önce söylemiş, yolumuzu çizmiş, hedefimizi işaret etmiş.
Onun gösterdiği medeniyete, bilim ve fen ışığında, çok çalışarak ve birlik olarak, milletçe, durmadan ilerlemeliyiz. Başka yöne bakmaya gerek yok!