Popülizm, ABD Seçimleri ve “Lex Medya” Yasa Teklifi
10 Kasım nedeniyle ABD seçim sonuçları hakkında yazmaya fırsat olmadı. Ancak TBMM’ye getirilen yeni kanun teklifi, ABD seçimlerinden Polonya’ya popülizmin izlerini taşıyınca, dünyaya musallat olan şu popülizm hayaleti ülkemizde yine nereden kendini gösterdi, bir bakalım istedim.
Trump 2.0
Evet, ABD başkanlık seçimini yeniden Donald Trump kazandı. Üstelik belki de ABD için son yılların en kutuplaştırıcı, en sert ve en ırkçı kampanyasıyla…
Seçim kampanyası sırasında, Demokrat Parti’nin kampanyasının merkezine anti-Cumhuriyetçiliği koyması, “onlar gelirse biteriz”den öte halkı ikna edici şeyler söyleyememesi, Harris’in Biden’ın bazı başarısız politikaları hakkında sorulan sorulara tatmin edici cevaplar veremeyişi, kısaca Demokrat Parti’nin de zayıflığının Trump tarafından iyi kullanılmasıyla, zafer Trump’ın oldu.
Trump’ın kendi karakteri, öngörülmesi zor kararlar alabilme potansiyeli başta ABD iç siyasetinde demokrasinin geleceğini, sonra da bunun diğer devletler üzerindeki olası etkileri açısından endişe yarattı.
Liberal demokrasinin güvenilirliğinin sorgulandığı bir dönemde, demokrasinin gidişatı hakkındaki karamsarlık sürerken; ABD demokrasisinin muhafızı bağımsız kurumların açık düşmanı olan Trump’ın zaferi, bu karamsarlığı perçinledi diyebiliriz.
Üstelik artık daha planlı ve tecrübeli olan Trump’ın “Trump 2.0” denilen ikinci döneminin “Trump 1.0”dan daha tehlikeli olma potansiyeli taşıdığına şüphe yok.
Yine de ABD demokrasisinin geleceği, ABD’deki bağımsız kurumların ve Yüksek Mahkemenin Trump’ın faaliyetleri karşısında tutumuyla büyük ölçüde bağlantılı olacak.
Tüm bu gelişmeler de şüphesiz, dünya demokrasilerinin geleceğini etkileyecek.
Yabancı fon yasağı
Nitekim Trump’ın zaferini gelecek için bir umut olarak tanımlayan Macaristan’ın popülist lideri Orban ve Orban’ın anti-demokratik faaliyetlerini takip eden ancak 2023 seçimlerinde iktidarı kaybeden Polonya’nın popülist partisi PiS lideri Kaczynski de Trump’ın zaferini coşkuyla karşıladılar.
Bu arada, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir tarafından Meclis’e sunulan “Yabancı vakıf ve derneklerden fon alan medya kuruluşlarının RTÜK lisanslarının iptali”ni öngören yasa önerisi de aklıma PiS’in iktidarlığında çıkarılmak istenen Lex TVN yasa tasarısını getirdi.
PiS iktidarı tarafından, Polonya medyasını “millîleştirme” söylemleriyle, AB dışı şirketlerin medya platformu hisselerine sınırlama getirme gayesi taşıyan ve hisselerinin çoğunluğu Discovery’e ait olan, muhalif duruşuyla bilinen en büyük özel yayın platformu TVN’i hedef alması dolayısıyla kamuoyunda “Lex TVN” olarak anılan yasa tasarısı uzun süre eleştirilmiş ancak sonra Cumhurbaşkanı tarafından veto edilmiş ve çıkarılamamıştı.
Ancak o gün Polonya’da da tartışılan konu, söz konusu yasanın yalnızca medya özgürlüğü açısından değil, mülkiyet hakkı, ekonomik faaliyette bulunma özgürlüğü ve eşitlik ilkesine aykırılık oluşturması açısından da büyük bir tehdit olduğuydu.
Bugün TBMM’ye “millî güvenlik” gerekçesiyle getirilen teklif için de aynılarını söylemek mümkün mü? Evet, mümkün. Hatırlarsanız, daha önce, 2021 yılında da benzer yasa gündeme gelmiş, ancak çıkarılmamıştı.
Belirteyim, çokça haksızlığa kapı açan “dezenformasyon yasası” da bu ülkelerdeki düzenlemelerle paralel bir şekilde getirilmişti.
Görülen o ki, popülizm farklı ülkelerde benzer şekilde ilerliyor, bu ilerlemede benzer araçları kullanıyor ve olan temel hak ve özgürlüklerimize oluyor.
İşte bu yüzden Trump’ın ABD demokrasisini tahrip edip edemeyeceği, hepimizi ilgilendiriyor.