Almanya ve Türkiye’de Anayasa değişikliği tartışması
Türkiye’de yeni Anayasa tartışmaları iki-üç günde bir, birileri tarafından dile getirilip sıcak tutuluyorken, Avrupa’nın örnek ülkesi Almanya’da da son günlerde bir anayasa değişikliği tartışması yaşanıyor.
Orada, yükselen aşırı sağın baskıcı otoriter eğilimleri karşısında, demokrasinin tahrip olmaması adına, anayasayı siyasal iktidarlardan koruyacak değişiklikler üzerine konuşuluyor.
Burada ise, Anayasa’nın demokrasi, hukuk devleti, laiklik, sosyal devlet ilkelerinin açık olarak yazılı olduğu ve katı bir anayasa olan 1982 Anayasasının değişmez hükümlerinden olan maddelerin değiştirilmesi tartışılmaya açılmak isteniyor.
Türkiye, hâlihazırda zaten Macaristan gibi, Avrupa’daki demokrasisi en çok gerileyen ülkelerin başında geliyor. Almanların korktuğu, Anayasa Mahkemesi’nin yapısıyla ilgili değişiklik benzeri değişiklikler, bizde zaten gerçekleşti.
Ancak bu hâlliye bile, Anayasa Mahkemesi kararları “beğenilmediği için” uygulanmıyor, Anayasaya uyulmuyor, ancak yine de yeni bir anayasa, sorunların çözümü olarak gösteriliyor.
75 yıllık anayasa vs. 44 yıllık anayasa
Alman Anayasası 1949 tarihli. İçeriğindeki 146 maddenin ilki, insan onurunun dokunulmazlığı ile ilgili. 20. maddesinde Almanya’nın demokratik ve sosyal bir federe devlet olduğu hükmü yer alıyor.
Almanlar, çok sayıda değişiklik geçiren ancak ana hatları ve karakteri hiçbir değişikliğe uğramayan anayasalarının 75.yılını, mayıs ayında kutladı.
Cumhurbaşkanları Frank-Walter Steinmeier, bu 75 yıllık anayasanın onları geleceğe de taşıyacağını, zira sağlam bir iskeleti olduğunu söyledi.
Bizim anayasamız 1982 tarihli. İçeriğindeki 177 maddenin ilki, Türkiye Devletinin bir cumhuriyet olduğunu belirten hüküm. İkinci maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” hükmü yer alıyor.
Aradan geçen 44 yılda, defalarca değişikliğe uğrayan bu anayasanın şimdi de değiştirilemez dört maddesinin değiştirilmesi konuşuluyor.
İlk dört maddenin değişmesi istemi neden?
2023 genel seçim dönemi, Altılı Masa’nın anayasa değişikliği vaadi, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin terk edilerek, yeniden parlamenter sisteme dönme temelinde, daha güçlü bir yargı bağımsızlığını sağlayacak güvenceleri içeriyordu. Eksiklikleri olsa da mevcut anayasanın hangi yönlerini neden ve ne şekilde değiştirecekleri hususunda oldukça açıklardı. Bu da anayasa değişikliği tartışmalarının daha sağlam bir temelde yapılmasını sağlıyordu.
Ancak bugün iktidar partisi tarafından dile getirilen anayasa değişikliğine neden gerek duyulduğu, “12 Eylül anayasası” tanımlamasından ötede netlik kazanamıyor. Hangi yönden yetersiz ve faydasız bulunduğu açıklanmadıkça da anayasa değişikliği tartışmaları toplumun önemli bir kesiminde endişe yaratıyor. Burada bahsi geçen anayasa değişikliğinin yeni bir anayasa yapma anlamı taşıması da endişeleri perçinliyor.
Üstelik bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun müsebbibinin anayasa değil; anayasaya aykırı düzenlemeler yapılması ve anayasaya uyulmaması olduğunu unutmamak gerekiyor.