Çok kıskanıyorum (09 Ekim 2024)
Sevgili okuyucularım geçen haftaki ‘Çok kıskanıyorum’ başlıklı yazımın ikinci bölümünü sunuyorum.
Okumak çok önemli, kıyaslama yapabilmek, kafatasımızın içindeki gri hücreleri, kötülüğe, fesata, o ne yapmış, bu ne yapmış demeye çalıştırmamak. “Hangi bilge insan ne demiş, hangi güzel insan ne tavsiye etmiş, doğru olan nedir, yanlış olan nedir?” diye araştırmak lazım. Bu olmuyorsa, masal okumak, hikâye okumak ama okumak. Demin duvar yazısı okudum; “Eksik anlatmışlar, fazlasını yaşadık.” yazıyordu, sevdim ve dedim ki; “Bunu bile okumak güzel.” Yerde bulduğu gazete parçasını bile okumaya çalışan bir nesilden geliyorum. Kelimelerin gücü vardır, kıymet taşır. Aklına gıybet mi geldi, başkasının hayatını mı düşünüyorsun? Aç bir yazı oku, gazete oku. Ne okuduğunun önemi de yok. Karikatür oku, fıkra oku, neyi seviyorsan onu oku ama oku. Çocukken takvim arkalarını okurdum. Ne güzel, ne doyurucudur. Her kıskandığımda bir şey okumaktan bilgiç oldum.
İlk vahiy var; “Oku!” Anlayabilecek kapasitedeysen ‘Kur’an-ı kerim’ oku. Ama öylesine okuma, ölesiye oku. İçindeki manaları, öğütleri, sırları çıkarmaya çalışarak oku. Kur’an okuyup da; “Hırsızların kolu mu kesilsin?” diyeceksen okuma. Hırsızlık suçunun sıkıntılı durumunun, ağırlığının teşbihi olan ifadeyi çözmeye çalış. Sana örneklerle anlatılmaya çalışılanın içerisindeki esas manaya kafa yor. Biz; “Seni deli gibi seviyorum.” derken, gerçek ‘deli’den mi bahsediyoruz? “Bak seni mahfederim.” derken o kişiyi öldüreceğimizi mi kastediyoruz? “Lokum gibi pişmiş.” “ Sucuk gibi oldum.” ?? Ne denmek istediğini anlarsın. Yaftalamadan okuyalım. Bazı şeyleri işimize geldiği gibi evirmeyelim. Ne kast edildiğini, ne denmek istendiğini, neye fayda sağlanma amacı güdüldüğünü emek vererek, zaman harcayarak yorumlayalım. Herkes her anlatılanı eşit derecede anlayamaz. Bunun amaç edinildiğine kafamız bassın. Anlatılmak isteneni her düzeyden insanın anlayacağı şekle sokabilmek çok zor. Bunu es geçmeyelim. Ve özellikle akıllı olanların, ne anlam çıkaracağını bilmesi çok önemli. “Akıllıyım.” deyip saptırmak, manasızlaştırmaya çalışmak gerçek akıllılık değildir. Ağır bahis, estağfurullah diyor havale ediyorum.
Mesela bir film izlediğimizde bile; “Kostümler, sahneler, renkler harikaydı.” demesek. “Bu film ne öğretti, hayatıma ne kattı?” desek. Oradaki sevdiğimiz karakterin nesini sevdiğimizi düşünüp öyle biri olmaya çalışsak. Sevmediğimiz karakteri neden sevmediğimizi düşünüp öyle olmamaya çalışsak.
Okumayı seviyorum, yazmayı seviyorum, okuduğumu anlamaya çalışmayı seviyorum, okuduğuma kızmayı seviyorum, kızdığıma karşı fikir üretip üstüne düşünmeyi seviyorum. Kıskanmayı da seviyorum, çünkü kıskanmak beni daha iyi yapıyor. Teknesi olanları kıskanmıyorum, teknesi olan arkadaşları olanları kıskanıyorum. Sesi çok güzel olanları kıskanıyorum. Çok güzel motor kullananları kıskanıyorum. (Allah’tan güzel motor kullanan bir kişi var onu da hiç görmedim:) Arka koltuğa oturup emniyet kemerini bağlayanları kıskanıyorum. Saygı duyuyorum. Soyu tükenen hayvanları korumak için hayatlarından vazgeçenleri kıskanıyorum. Bir sürü değerli kitap yazmış fikir insanlarını kıskanıyorum.
Bir tek One Gogh’u kıskanmıyorum. Çünkü adı üstünde bir tane. Onun dışındaki tüm iyi ressamları kıskanıyorum.
Ne yapayım aslan burcu olmuşum. Kıskanıyorum..