Amirallerin yarattığı vehim
Beştepe ve AKP'de derin bir tedirginlik gözlemleniyor. Bu tedirginlik, iktidarı kayıp etme korkusundan olabilir. Çünkü iktidara yönelik bütün söylemler ve özellikle de askerlerden gelen sade ve basit yorumlar bile feveranlara neden oluyor.
AKP ve iktidar, gittikçe sakinliğini kayıp ediyor ve olabildiğince hırçınlaşıyor.
104 Amiral'in bildirisine verdikleri tepki de, geçtiğimiz aylarda emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un "Menderes seçime gitseydi darbe olmazdı" görüşüne verdikleri tepki de anlamsız bir sertlik içeriyor. Hâlbuki İlker Başbuğ'un bu tespitini o günlerde dönemin Cumhurbaşkanı Bayar'a bizzat söyleyen Demokrat Parti yetkilileri var.
İşin doğrusu, 104 Amiral'in bildirisinde söyledikleri yeni değil, yanlış değil, hatalı da değil. Birçok köşe yazarı, tarih yorumcusu ve politikacı benzer itirazları dile getirdi. Dolayısı ile kimsenin bilmediği bir söz yok ortada.
Peki, öyle ise neden feveran ediyorlar?
Birincisi, bildirinin gece yarısı yayınlanması tedirginlik yaratmış olabilir.
İkincisi, askerlerin (emekli de olsalar) bizzat kendilerinin işin içinde olması, iktidar çevrelerine farklı çağrışım yaptırıyor olabilir. "Acaba bir yerlerde bize karşı bir operasyon, bir kalkışma hazırlığı mı var" gibi.
Üçüncüsü, İktidarın gündem belirleme kabiliyeti bitmişti. Topluma söz söylemekte zorlanıyorlardı. Bu olayı fırsata çevirmek istemiş olabilirler. Bunun için de; "Darbeler üzerinden yürüyelim, kendimizi toparlayalım" demiş olabilirler.
Dördüncüsü, "iktidar gidici. Bu sebeple sertleşecek" tespiti haklılık kazanmıştır.
Gelişmelerin Beştepe'ye yarayacak tarafını da unutmayalım. Asker-bildiri-hükümet denildi mi, millî hafıza ister istemez darbe senaryosuna gidiyor. Bunun anlamı nedir?
Şudur: Beştepe için bu olay, tam da aradığını bulmaktır. Nitekim anında siyasal dolanıma soktu bile.
Bütün televizyonlar bu olayı tartışıyor.
İşin garip tarafı nedir biliyor musunuz?
Kimse bildirinin içinde ne yazıyor? Amiraller ne söylüyor? Acaba söyledikleri doğru mu diye tartışmayacak ve tartışmıyor da.
Önemli olan, askerler ve gece yarısı (niye gece yarısı acaba, gündüz çuvala mı girdi o da ayrı bir konu) yayınladıkları bildiri. Amaçları öyle olmasa da iktidara önemli bir koz verdi.
Bundan sonra muhalefet ve iktidar "öyledir, böyledir" tartışmasına girişecek. İktidar muhalefeti "darbe yanlısı" olarak suçlarken, muhalefet de iktidarı, "millî çıkarları savunmamakla" suçlayacaktır.
Bu siyasal olayın beraberinde getirdiği bir diğer konu da şu: Siyasal alanda fikir söylemek, görüş bildirmek, kanaat açıklamak kim ya da kimlere serbesttir? Daha açık bir ifade ile demokrasi, emekli askerlerin görüş bildirmelerine kapalı mıdır, açık mıdır?
İktidarın uygulamalarına, hemen savcılığın faaliyete geçmesine bakılırsa şimdilik kapalıymış gibi görülüyor. Özellikle iktidarın feveran edercesine gösterdiği tepkinin boyutlarını darbeye kadar vardırıp, buradan derin şüpheler içine girdiğini belirten açıklamalarından bunu anlıyoruz.
Derleyip toparlarsak meselenin hülasası şudur: İktidar, gündem yaratma sıkıntısına geçici bir itiraz alanı buldu. Ancak, gidici olmanın korkusunu iliklerine kadar hissediyor. Emekli askerlerin darbe yapacağı vehmine bile varmaktalar. Bu şaşırtıcı bir yaklaşım.
Bir diğer iddia da olayın organize bir yanının bulunduğu şeklindeki görüştür. Eğer öyle ise iktidarın elini tutan mı var. Kim organize etmişse söylemelidir.