“Bizden önce Taş Devri’ydi”
AKP Sakarya Milletvekili Lütfi Bayraktar, kendi iktidarları olmasa bu milletin yiyecek ekmek bulamayacağını söylemiş.
İnsanın bu tip haberlere önce inanası gelmiyor o sebeple birkaç yerden teyit etme ihtiyacı duyuyorum ben de her seferinde. Sonra bakıyorum ki doğru. İşin tuhafı sanırım bu cümlelere bir süre sonra söyleyenler de inanmaya başlıyor. Yoksa bu kadar sık tekrar etmezler.
Lütfi Bayraktar ismi daha önce de vekil maaşları konusunda gündeme gelmişti. Kendisi vekil maaşlarının azlığından yakınmış ama Fiskobirlik’ten aldığı Yönetim Kurulu Başkanlığı maaşından bahsetmemişti.
Keşke diyorum bir simülasyon yapma şansı olsa bu konularda. Mesela 20 yıldır ülkede her göreve ayrı ayrı yüksek liyakatli insanlar atasaydık. Aynı kişiler 3-4 ayrı iş yapmak durumunda olmasalardı ne olurdu gibi.
Hoş belki de o kadar liyakat sahibi insanımız yoktur. Eğer öyle ise 20 yıldan fazla iktidarı tek başına elinde bulunduran bir iktidar neden liyakat sahibi kadrolar oluşturmamış olabilir diye düşünüyorum bu sefer. Sonra hatırlıyorum düşünen beyinlere zararlı fikirlerin üşüşeceğini.
İşin tuhafı sadece düşünme eyleminin kendisinin zararlı olmadığını fark etmek. Yani o an iktidarda kim var diye bir bakmak gerekiyor önce, iktidarın hilafına düşünmezseniz sorun olmuyor çünkü. 20 yıldan fazladır iktidar olan bir parti devamlı şekilde kendini yenilemek, her seferinde başka bir iktidarmış gibi davranmak durumda kalınca da o iktidarı destekleyenler için hayat biraz zor oluyor tabii.
Lütfü Bayraktar da işte tartışılmaz hâle gelen iktidarın kudreti ile konuşurken şu sözleri ile gündem oluyor ne yazık ki, "Ekonomik sıkıntı yaşıyoruz ama etrafınızı bir görün. Eğer bu iktidar başta olmasaydı, çevremizde sadece Libya, Irak, Suriye, Gazze olsaydı, bu iktidar olmasaydı 20 yıl siz yiyecek ekmek bulamazdınız. Kıbrıs’ta yaşadık bunu. Bu iktidar 20 yıldan bu yana savunma sanayini güçlendirmeseydi, bu kadroları kurmasaydı sizin vatanınız yoktu."
Buraya birazdan döneceğiz, ama asıl gündem olması gereken sözleri bunlar değil. Sayın Bayraktar aynı konuşmada şöyle bir ifade daha kullanıyor "Bu iktidarın yapamadığı şeyler elbette var. Her şeyi mükemmel yapsak, her denilen anında olsa… Her denilenin anında olduğu yer var. Her dediğimiz cennette oluyor ancak. Her düşündüğümüz cennette oluyor. Ama cennete gitmenin yolu da buradan geçiyor arkadaşlar. Bu mücadeleden geçiyor."
Bir Allah’ın kulu da sormuyor cennete gitmenin yolu tam olarak nereden geçiyor anlamadım diye. Demek ki orada hazır bulunanların hepsi anlamış. Ama ben anlamadım cahilliğime versinler. Benim bildiğim imanın ve İslam’ın şartları içerisinde yukarıda Sayın vekilin söylediği şeylere bir atıf yok.
Ama Sayın vekil insanların açlıkla imtihanının onları cennete ulaştıracağından bahsediyor sanırım yine. Yine diyorum çünkü aynı mantıkla Sayın Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş da fakirleri ne kadar kıskandığından bahsetmişti hatırlarsanız. Durum sadece bana mı Orta Çağ Hristiyanlığındaki mantığı çağrıştırıyor. Yoksa bu durum dinlerin iktidarları tahkim etmek konusundaki konforunun evrensel bir hâli mi bilemiyorum.
Milattan öncesine dayanan Türk Devlet geleneğinin kazanımlarını yok saymak, üzerine son büyük kurtuluş savaşından sonra geçirilen 80 yılı yok saymak. Ne diyor Sayın vekil, eğer bu iktidar olmasaymış yiyecek ekmek bulamazmış bu millet. Ama işin tuhafı bu ülkede, bu iktidardan öncesini de hatırlayanlar var. İnanmazsınız o zamanlarda da hatta ondan çok daha öncesinde de sabanla yapılan tarımdan traktöre geçilmişti mesela. Köylere gidip gelecek yollar hatta o yollarda kullanılan araçlar bile vardı. Mesela Türk Traktör 1954 yılında kurulmuştu. 1960’larda Devrim Markası ile üretilen otomobil serüveni kısa sürse de başka markaların fabrikaları da bu ülkeye kurulalı 40 yıldan fazla zaman oldu. Tek tek sayıp zaman almayalım, bunları zaten herkes biliyor.
Acı olan bunları inkâr edenlerin de biliyor olması. Bunları bile bile inkâr etmenin cennete gitmek konusunda kendilerine bir engel çıkarmayacağını düşünüyor olmaları.