Kimsesizlerin kimsesi!
29 Ekim 1923 tarihinin üzerinden geçen 101 yıla rağmen hâlâ bir millet olarak sadece bayramımızı kutlamayı başaramıyoruz. Hâlâ herkes bir yerlerinden çekiştiriyor. Temel meselelerini halledememiş toplumlarda herkesin kendi ideolojisini o meselelere çözüm olarak dayatmasından daha normal bir şey yok elbette.
Müreffeh bir ülkede ideolojiler bu kadar hareket alanı bulamazdı zira. Bir de o ideolojileri savunanların aynı ideoloji mensubu muhalifleri doğuyor. İdeolojilere değil uygulayıcılarına itiraz ederek her gün yeni bir itirazın ürünü sahne alıyor. Bir kısmı samimi, ama çoğunlukla insanlar diğerinden umduğunu bulamadığında yer değiştiriyor.
İdeolojiler aynı ama uygulayıcılar farklı oluyor. Sonuç yine hepsinin asıl itiraz noktasının kendi mağduriyeti olduğunu gösteriyor bize. Bu döngünün kırılmasının tek yolu ise toplumun topyekûn ortalama bir refaha ulaşmasından geçiyor. Zaten yapılması gerekenleri herkes biliyor, başlangıçta da çoğunlukla samimi olarak bunları yapmak istiyorlar. Sonra ne mi oluyor meşakkate katlanmak yerine nimetleri dar bir dairede paylaşmayı tercih ediyorlar.
O sebeple de belki ortak değerler üzerinden sadece toplum menfaatleri merkezli hamlelerin hemen hepsi bir yerde bambaşka bir şeye dönüşüyor.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti ile sorunu olan birçok kafanın taraftar bulması da sanırım bu durumdan kaynaklanıyor. Meselenin Cumhuriyetle ya da devletle değil devletin asıl hizmetinin amacının sapması ile olduğunu görmek gerekiyor. Batıcı ve dogmatik kafalar ile Doğucu ve dogmatik kafalar, her türlü ırkçılar, ekonomik yol bulucular, şeklinde isimler verseler yanlarında bir kişi bulamayacak olan siyasi hareketler kullandıkları kamuflajlar sayesinde ülkeyi yönetiyor, belediyeleri yönetiyor ya da hiçbir şey yönetmeden hayatta kalıyor.
Bu genellemelerin istisnaları elbette var ama çok da direnemiyorlar orası muhakkak. Böyle olunca da çoğu o akımların içinden tek başlarına çıkmaya çalışıyorlar.
Bütün bu girizgâhı neden yaptım peki şimdi. Bir Bayram kutlaması mesajı gördüm de oradan aklıma geldi açıkçası. Daha kısa süre önce Belediye sınırları içinde zehirlenerek öldürülen köpeklerin ardından gündeme istifa çağrısı ile gelen Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz tarafından yapılan bir paylaşımdan bahsediyorum.
Bu sefer Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını paylaşmış Sayın Başkan. Gebze Kaymakamlığı’nda Kaymakam Bey ile beraber tebrikleri kabul etmişler. Yani en azından paylaşımda öyle yazıyordu.
Açıkçası böyle bir literatür var mı bilmiyorum ama umarım yoktur ve sehven olmuştur. Fotoğrafa bakınca başka birçok yorum da yapılabilir elbette ama ben o cümleye takıldım gerçekten. Cumhur halk demek kökeni Arapça ve sözlüklerde Cumhuriyet kelimesi “Halkın egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belli süreler için seçtiği vekiller vasıtasıyla kullandığı” yönetim biçimi olarak tanımlanıyor.
Bu durumda tebrikleri kabul etmesi gereken biri seçilmiş, birisi de atanmış olan bürokrasi midir? Peki, orada o bürokrasiyi tebrik eden protokolde kimler vardır ve veya olmalıdır.
Halkın bayramında halk adına mı tebrikler kabul edilmektedir. Halkın bundan haberi ya da rızası var mıdır? Biraz yukarıda da değindiğim gibi bu ifade genel olarak böyle kullanılıyorsa o zaman eleştirilerimi bu paylaşımdan ve Sayın Başkandan daha genele yöneltmem gerekir ama baktım başka yerde göremedim.
Zaten bizim meselemiz şahıslar değil. Meselemiz halkına hizmet etmek adına seçilmek üzere siyaset yapan, aynı amaçla hâkim siyasetle iyi ilişkiler kurarak bürokrat olan bütün insanların Cumhuriyetin tanımı ile ilgili olarak her an her ortamda farklı bir çıkarım yaparak cumhursuz bir Cumhuriyet kurgulamaları. Bu tebrik kabulü bir gelenek ve genel durum ise o yanlış. İstisna ise o daha yanlış.
Önce şunu halletmek lazım Cumhurun verdiği yetkiler süreli ve sınırlı olduğunda hesap verilebilirlik doğar. Süresiz ve sınırsız yetkilerin kaynağı Cumhur olamaz. Eğer bunu cumhurun verdiği iddia edilirse Cumhuriyetin ruhu anlaşılmamış demektir. Cumhuriyet seçimlerde azınlıkta kalanların hukukunu da koruyan bir rejimdir.
“Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir.”