Analiz mesleğinin iflası

Bakalım bu sefer anlamış mıyım. Aslında iktidar kanadı çözüm sürecinden falan bahsetmiyor. O arada CHP, Ahmet Türk gibi yaşlı başlı bir adamın görevden alınmasını dış bağlantılı bir hamle ile organize ediyor.

Son 20 günde falan yaşadıklarımız aslında CHP ile DEM’i yan yana getirme hamlesi değil. CHP dış bağlantıları ile hem DEM ile İmralı’nın arasını bozuyor, hem de yaşlı başlı bir Kürt ağasına dış bağlantıları ile kumpas kuruyor.

Bu arada memleketi yöneten hükûmet ve veya memleketin yargısı da buna alet oluyor.

Yok hâlâ anlamadım ben. Bu sefer gerçekten anlamadım, altta yatan ne olabilir diye düşünmekten kafam zonkladı, artık.

Zaten enteresan bir memleket olduk iyiden iyiye. Bu aralar bir de enteresan medya hamleleri gelmeye başladı. İktidarı ve muhalefeti, ama sadece belli isimler üzerinden eleştirmeye başlayan bir medya.

Tarafsızmış gibi yapmak zor iş ama. Bu zorluğun yanında uzun zamandır da unutulmuş bir meziyet! Yani uzun zamandır ortalarda tarafsız medya olmayınca hem unutuluyor hem de meziyet hâline geliyor.

Mesela birisi çıkıp kendisini çok uzun zamandır Atatürkçü olarak tanımlayan bir siyasiye radikal İslamcı diyor ve cevabını da çok sert alıyor.

Aynı haber kaynağı muhalif olsa da oklarını muhalefetin sadece bir kanadına yönlendirerek tarafsızmış görüntüsü vermeyi deniyor.

Ülke tam bir karnaval yeri yani. Bakıyorsun kimsenin hiçbir şeyden haberi de yok, olan bitenle ilgili dahli de yok. Siyaset ve medya alenen sınırsız sorumsuz durumda.

Yarın sabah ne ile ve neye uyanacağız belli değil ama oyun kurucu durumunda birileri varsa bile onlar dahi her an yeni hamle yapmak durumunda hissediyorlar kendilerini. Bu şekilde muktedir ile muhatap arasında komediye yakın diyaloglar ve görüntüler oluşuyor.

Sayın Bahçeli’nin dün yaptığı grup toplantısında Ahmet Türk’e bir kez daha sahip çıkması, üzerine Türkiye’yi günlerce meşgul eden APO ile ilgili açıklamalarını aşağı yukarı yeniden sahiplenmesi. Analiz işi yapmaya çalışan herkesi bir kez daha işsiz bırakma ihtimali doğurdu.

Aslında bundan 7 yıl önce de Sayın Bahçeli ile Ahmet Türk arasında uzaktan da olsa bir normalleşme dönemi daha yaşanmıştı. Bahçeli, 12 Ocak 2017 tarihinde Meclis kulisinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Türk’ün rahatsızlığı nedeniyle tutuksuz yargılanması gerektiğini söylemişti.

Mardin’deki evinde DHA’ya konuşan Türk, Bahçeli’nin vicdani bir sorumluluğu yerine getirdiğini söyleyerek, “Bir parti hesabı yapmadan, vicdani sorumluluğu yerine getirdi. Kendisine teşekkür etmek istiyorum. İmkânım olursa kendisini ziyaret edeceğiz” diye karşılık vermişti.

Bugün de içinde bulunduğumuz duruma baktığımızda farklı bir yerde değiliz aslında, siyaset yapan, yazan, analiz eden herkes şu aşamada kendisinden, zekâsından ve anlama kapasitesinden şüphe edip devamlı kendisinden şüphe eder hâle gelmiş durumda.

Memlekette komünizm gelecekse onu da biz getiririz durumu var gibi. Tamam onu da siz getirin ama biz de bu işlerin bir yerlerinde olalım talepleri de yanına ekleniyor. İki tarafın da bazı ortak düşmanları ve sorunları var sanırım. Bunlarınki olduğu ve neden omurgalı davranmak konusunda ısrar ettiklerini de zamanla anlayacağız.

Bugün iki tarafa da yaranamayan öyle bir talebi de olmayan kendi fikir ve siyasetleri ile halka direkt temas ederek konumlarını koruyabilenlerin önü halk nazarında her zamankinden daha açık olacaktır.

Şu aşamada Türkiye, tarihinde hep olduğu şekilde istikrarsızlığa mahkûm edilmeye doğru gidiyor görünse de, hiç olmadığı şekilde de dik duranların toplumdan en yüksek karşılığı görebilecekleri bir iklime doğru ilerliyor.

Yazarın Diğer Yazıları