Sayın Cemal Enginyurt söyleminde haklı galiba!
Kim nerede ne iş yaparsa yapsın, bugünden yarına, yaptıklarını savunabilecekse yapsın?
Haklı olsun…
Hak yemesin…
Adaletli olsun…
Zulmetmesin…
“Yanlışa yanlış, doğruya doğru” desin?
Görevini layıkıyla yapsın…
Liyakatli olsun.
*
Başka da bir şey demem.
Hele de adaletin başındaysanız işiniz daha zor.
Allah yardımcınız olsun!
İşte tam da o zaman adaletten şaşmayacak, teraziyi dengede tutacaksınız.
Sonra evlatlarınıza…
Ardından anne-babalarınıza…
Eşinize dostunuza…
Hatta insanlığı karşı…
Ve Yevmel Mahşer’de Hakk’ın divanında her daim alnı ak yüzü pak olasınız.
*
Aksi olursa ne olur?
Dışlanılır…
Değersizleştirilir…
İtibarsızlaştırılır…
Daha sayayım mı?
Bugün seni destekleyenler, yarın:
“Yapmasaydı…”
“Aklını kullansaydı…”
“İşini doğru yapsaydı…”
“Kendi düşen ağlamaz…” denilerek, bir anlamda “Oh olsun!” denilircesine, yüzüne bile bakılmaz.
Eğer adaleti…
Şeffaflığı…
Samimiyeti…
Eşitlik ilkesini hayatına içselleştirmişse, haklının hakkını yemeyip, haklıya haksız, haksıza haklı dememiş olsaydı ne olurdu?
Ben size söyleyeyim, o adam da yerinden alınır ve en aşağılara indirilirdi.
Sonra ne olurdu?
Haksızlığa uğramış o adam:
Boynu bükük…
Başı eğik…
Gönlü kırık…
Hayata karşı umutsuz…
Ve sahipsiz mi olurdu?
*
Hiç sanmıyorum.
Olmazdı.
Sadece birilerinin verdiği ünvanlar elinden alınmış olurdu ya, insanlık hep onun yanında kalırdı.
O insanlık, ona öyle bir itibar verir ki o kişi sahiden de başı dik yüzü pak ve vicdanı rahat bir şekilde toplumun içinde dolaşırdı.
Saygı görürdü...
Değil 7 şiddetinde, 9 şiddetinde bir depreme de maruz kalsa, yine de onu sarsmazdı.
Ben öyle düşünüyorum.
*
Niye böyle bir yazı yazma gereği duydum?
Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un bir tivitini okudum da…
Tivitinde, Kılıçdaroğlu’nun duruşunu takdir ederken, Adalet Bakanı’na da gönderme yapıyordu.
Tivitin başlığını da ‘Olmayan Adaletin Bakanı’ diye atmış.
Böyle bir başlık attıran için üzülmemek elde değil!
Ve:
“Resimde gördüğünüz Adam!” diye başlıyor.
*
Sayın Enginyurt, keşke ‘Fotoğrafta gördüğünüz adam’ demiş olsaydı.
Çünkü Kılıçdaroğlu’nun resmi yoktu orada, fotoğrafı vardı.
Biliyorsunuz resim elle yapılıyor, fotoğraf çekiliyor.
Her neyse bunu da şaka kabul edin…
“Maksat sözcükleri doğru kullanalım” diyorum.
*
Ve Kılıçdaroğlu’nun hâkim karşısındaki duruşunu tanımlıyor.
“Başı dik ve onurlu bir şekilde ifade veriyor.” diyor.
Ve Adalet Bakanı’na atfen:
“Demişsin ya, siyasiler konuşmasına dikkat etsin. Biz de diyoruz ki Adalet Bakanı da olsan geçmişine dikkat et. Bakalım sizden kaçınız mahkemelerde böyle DİK DURACAKSINIZ.”
*
Sayın Enginyurt, Adalet Bakanı’na serzenişte bulunmakla haksız mı?
Valla haklı.
Ben de aynısını düşünüyorum.
AKP, yarın iktidardan düştüğünde ve bugünlerin vekilleri, vekil seçilemediklerinde…
Bakanları bakan olmadıklarında…
Mahkemelik durumları olanlar, mahkemede hâkim karşısına çıktıklarında, Kılıçdaroğlu gibi dik durabilirler mi?
Onu o zaman göreceğiz.
Kılıçdaroğlu, hâkim karşısında dimdik
savunmasını yapıyor…
Ama Kılıçdaroğlu sahiden de dimdik duruyor.
Tebessüm bile ediyor.
Niye?
Sanırım “Ekşi yemedim ki karnım ağrısın!” diyordur, herhalde!..
AKP’de ekşi yemeyen var mıdır?
Onu da ilerleyen süreçte göreceğiz.
*
Demem o ki; Sayın Cemal Enginyurt, söyleminde haklı galiba!