'Vahdettin'de peşin hükümlüsünüz?!...'
Fikir fikri açar. Tartışabilmeliyiz. Yıllar yılı biz burada tartışmayı hep öne çıkardık. En ağır mektupları dahi verdik. Verecek cevabı olmayanlar yazı yazamaz!
Dünkü, Vahîdettin, Mustafa Kemal, Lozan merkezli yazım üzerine bir mektup aldım. Aynen vereceğim. Sonra bizim de sözümüz olacak:
"Merhaba. / Sizin Lozan yazınıza göre Sultan Vahdettin safın teki. Atatürk'ü İngilizler istediği için gönderiyor, Millî Mücadele'yi başlatacak asker olarak göndermiyor diyorsunuz. O zaman Sultan kendi sonunu getirecek Mustafa Kemal'i tanıyamamış mı oluyor? İngiliz topları Vahdettin'e çevrildiyse üzerinde bir baskı var demektir. Meselâ İngilizler neden aynı topları Mustafa Kemal'e çevirmediler? İngilizler, Fransızlar geri çekile geri çekile Anadolu'ya kadar kovaladılar. Neden işlerini tam bitirmediler? Biz Kurtuluş Savaşı'nı Yunan'a karşı verdik. Ama Sultan'ın düşmanları İngiltere, Fransa idi. Sultan asker değil. Anadolu'ya, teşkilata liderlik edecek bir asker gönderdi. Mustafa Kemal'den önce de nicelerini gönderdi. Para lâzımdı gönderdi. Bu arada İngilizleri ve Fransızları oyalıyordu.
Mustafa Kemal Anadolu'ya çıktığında sıfırdan bir teşkilât kurmadı. Liderliği durduk yere kabul edilmedi. Halife'nin referansı ile Mustafa Kemal'in liderliğinde bu mücadele başlatıldı. Kurtuluş Savaşı'nda sayısız kahraman varken sadece Mustafa Kemal'i anlatmak yeterli olmuyor. Yani Türkiye'de rejim kurguyu Vahdettin düşmanlığı üzerine yazmış. Zaten İngilizler de Vahdettin düşmanıydı. Eğer Vahdettin düşmanlığını kaldırırsanız CHP'nin insanlara anlatacak hikâyesi kalmayacak. 'Vahdettin haindi, biz olmaz isek Vahdettin geri gelecek.' üzerine kurulu bir senaryo ile 100 sene gittik. O yüzden bu senaryoyu terk edemiyorsunuz. Ettiğiniz an boşluğa, hiçliğe düşeceksiniz.
Türkiye'nin modernleşmesi Atatürk ile başlamadı ki modernleşme sadece Atatürk'e bağlanıyor. Artı bu zamana kadar Türkiye ne kadar modernleşti ki? İnsanları Halife'ye düşmanlaştırarak modernleştiremezsiniz. Feci hâlde İslâmcılara bağımlısınız. Onlarsız anlayacak hikâyeniz yok. Yani bir Halife'nin kahramanlığını teslim etmek istemiyorsunuz. Sizin modernliğiniz seçici davranmanız. Modern olduğunuz için birine sınırsız kahramanlık verirken diğerine sınırsız hainlik veriyorsunuz. Kaldı ki Vahdettin ile Mustafa Kemal kıyaslanacak eşitler değiller. Birisi diğerini müfettiş olarak gönderiyor. Mustafa Kemal belki İngilizlerle anlaştı Halifeliğin kaldırılması konusunda. Çünkü sizden önce İngilizler Halifeliği istemiyordu. Dolayısıyla Mustafa Kemal ile savaşmadılar ve geri çekildiler. Şimdi bu hikâye sizin hikâyenizden daha tutarlı. Acaba bunları gizlemek ihtiyacından mı bu Vahdettin'e hakkını vermemeniz? Hikâye anlatırken hikâyeyi kopuk kopuk anlatıyorsunuz. Bu da ne kadar zorlandığınızı gösteriyor. Siz insanlara ezberletilen hikâyeyi tekrarlamaktan başka yeni hiçbir şey anlatamıyorsunuz. O hikâyenin dışına çıkamıyorsunuz. Saygılar." (Deniz İnci).
Yukarıdaki satırları yazanın mantığı M. Kemal'e tavır koyanların, Vahîdettin istemeseydi, Millî Mücadele'yi başaramayacaktı, diyenlerin mantığının bir örneği. Bu mantık şu dönem mebzul!
Bizim Vahîdettin'e de diğer padişahlara da peşin hükmümüz olamaz. Tarihin safhalarını inceleyin; hak kimden yana ağır basıyor, göreceksiniz.
En sonunda Vahîdettin'in İngiliz zırhlısına binerek İstanbul'dan ayrıldığını hatırlatırım. Ve bir şey daha hatırlatırım: Halifelik kaldırıldığında, Aman kaldırılmasın, gelin yardım edin diye ABD Başkanı'na mektup yazanın da bizzat Vahîdettin olduğunu.
"Atatürk"ü kim nasıl tartışırsa tartışsın, kim nasıl isterse öyle fikrini ortaya koysun ama hiçbir surette Millî Mücadele çarpıtılmasın.