Trafik cezasından SGK cezası doğar mı? Danıştay son noktayı koydu
Gelecek kuşak tarihçiler günümüz devletlerini “elektronik devlet” olarak sınıflandıracaklar. Toplanan ve depolanan veriler, her geçen gün artmaktadır. Kamu mekanizmasının verileri işleme ve sonuç oluşturma süreçleri de kısalmaktadır. Bu da beraberinde kamu otoritesinin birey hakkında sahip olduğu bilgiyi en yüksek seviyeye taşımış durumda. Bundan ötürü trafikte yapılan bir hata sonucu alınan ceza; SGK cezası da doğurmakta, teşvik ve desteklerinizi de iptal ettirmekte, sigortalılık da doğurmakta, şoförün emeklilik tarihini de öne çekmekte…
Davaya taşınan olayda:
SGK tarafından yapılan denetimde; işyeri adına kayıtlı ticari araçlar ve araç plakalarına uygulanan trafik cezaları Emniyet Müdürlüğü’nden talep edilerek gelen sonuçlar değerlendirmeye alınmıştır. Yapılan incelemede, araç kullanan çalışanların sigortası bulunmadığı görülmüştür. Bunun üzerine SGK tarafından işe giriş bildirgesi, aylık prim ve hizmet belgesi ve işten ayrılış bildirgesinin yasal süresinde verilmediği sonucuna ulaşılarak, idari para cezası uygulanmıştır.
Firma, incelemeyi yargıya taşımıştır. Davanın dayanakları olarak da; sigortasız kabul edilen çalışanların; birinin oğlu olduğunu, diğer çalışanların "yedekçi" olarak tanımlanan ve saatlik sıraya girenler olduğunu, yakınlarının ehliyetlerini bulundurarak trafik cezalarının da bu ehliyetlere kesilmesini sağladıklarını, aslında iş yerinde çalışmadıklarını belirtmiştir. İlk derece mahkemesi kararında firmayı haklı bulmuştur. Mahkeme kararına gerekçe olarak:
Hizmet akdinin unsurları olan ücret ve sürenin trafik ceza makbuzundan belirlenemediğini, tutanağın trafik para cezası dışında bir bilgi içermediğini, kişilerin sürekli çalışmalarının trafik para cezası makbuzu somut olarak gösterilmediğini, sadece tutanakta ismi bulunan kişilerin işe giriş ve işten ayrılış tarihinin belirlendiği, çalışma olgusunun şüpheye yer bırakmayacak deliller ile ispatlanmadığı gerekçesi ile davacıyı haklı bulmuştur.
SGK dava konusunu Danıştay’a götürüyor
Danıştay 10. Daire Başkanlığı; trafik ceza tutanaklarının tek başına sigortasız çalışmanın varlığının ispatını sağlayıp sağlamayacağı hususunda son noktayı koydu. (2020/3208 E., 2024/2359 K.) 10’uncu Daire değerlendirmesinde:
Davacının çalışanlardan birinin oğlu diğerlerinin saatlik çalışan olduğu dolayısıyla sigortalı olmayacakları yönünde iddialarına itibar edilmemiştir. Zira yasanın sigortalı sayılmayanlar arasında kabul ettikleri içinde oğlun bulunmadığını belirtmiştir. Yedekçi olarak tanımlanan çalışanlara ödenen ücretlerin de prime tabi tutulması gerektiği değerlendirilmiştir. 10. Daire Başkanlığı bu noktada idari mahkemesinin yaklaşımı dışına çıkarak hizmet akdinin unsurları üzerinde durmamıştır. Trafik ceza tutanağı ile tespit yapılan anın, hizmet akdinin unsurlarını göstermeye yeterli olarak görmüştür. Dayanak olarak da Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun
“…Sosyal Güvenlik Kurumunun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca;
*Fiilen yapılan denetimler sonucunda veya
*İş yeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da
*Kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya
*Kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden
çalıştığı anlaşılan sigortalılara…” hükmünü göstermiştir.
Daire kararında: Sigortasız çalışmanın tespitinde; kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenen belgenin denetim ve kontrolle görevli memur tarafından kayıt dışı çalışmanın tespitinde kullanılması hukuka uygun görmüştür.
Danıştay tarafından verilen karar bize bir kez daha farklı kamu kurumlarında bulunan belge ve bilgilerin birbirleri ile uyumlu olması gerektiğini göstermiştir. Gelişen teknoloji ve kamu kurumları arasında kurulan elektronik entegrasyon ile birbirini teyit etmeyen bilgiler, firmalar ve bireyler için sorun teşkil etmeye artan oranda devam edecektir. Örneğin çalışanların karakola yapılan kimlik bildirimi ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan işe giriş bildirgelerinin tarih uyumu, ihale sözleşme ve şartnamelerinde yer alan çalışanların ücret tutarları ile SGK’ya yapılan prime esas kazanç bildirimlerinin uyumu, bankalara yapılan kredi başvurularında verilen ücret bordrolarındaki kazanç bilgileri ile SGK’ya yapılan bildirimlerin uyumu gibi… Listeyi şirketlerin çalıştıkları sektörlere ve kamu kurumları ile olan ilişkilerine göre uzatmak olanaklı. Sonuç olarak kamunun bir tarafına farklı, diğer tarafına farklı bilgiler vermek ileriki tarihlerde işin içinden çıkılması zor sorunlara dönüşebilecektir.
Örnek olayımızda da trafikte seyir halinde giderken yapılan hata (ya da kontrol) sonucu düzenlenen trafik ceza tutanağının sonuçları; işveren için idari para cezası, gecikme faizi ve zammı ile birlikte prim borcu, teşviklerin iptali, desteklerin geri alınmasını doğmasına yol açabilmektedir. Sigortasız çalışan için ise SGK’ya gün ve kazanç bildirimi sağlarken kısa ve uzun vadeli sigorta kollarından yararlanma hakkı getirecek, yıllar sonraki emekliliğine kadar etkisi olacaktır.
Sorularınız için e-posta adresi: hkaganoyken@gmail.com