Erken seçim: İmamoğlu için mi Erdoğan için mi?
CHP 6 Nisan Olağanüstü Kurultayını gerçekleştirdi. Kullanılan oylar sonucu güven tazeleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kurultayın ardından “Bu parti milletin adayını belirlemiş ve sana meydan okumaktadır” sözleriyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) görevden alınan başkanı Ekrem İmamoğlu’nu işaret ederek erken seçim çağrısı yaptı.
Özel, aynen şu ifadelerle, “Eğer korkmuyorsan, yiğitsen, mertsen, cesaretin varsa çık karşımıza. Biz hırsızsak, biz teröristsek, rüşvetçiysek, şaibeliysek millet bize niye oy versin?… Gurur duyduğumuz adayımızla, kadrolarımızla, cesaretimizle birlikte Türkiye’yi senden kurtarmaya hazırız” dedi.
İmamoğlu ise, hakkında açılan davaların asıl savcısı olarak nitelediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a meydan okuyarak “korkma, gel yarışalım” dedi.
Ancak meydan okunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aday olabilmesi zaten bu erken seçim çağrısını kabul etmesine bağlı. Aksi halde bugünkü durumda, kural olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden aday olması mümkün değil.
Erdoğan’ın adaylığı ve erken seçim
Malumunuz Ekrem İmamoğlu da diplomasının “usule ve hukuka aykırı bir şekilde” iptal edilmesi nedeniyle, cumhurbaşkanı adayı olma şartlarını taşımıyor. Bu, esas olarak, İmamoğlu’nun adaylığı önündeki başlıca engel.
İşte CHP de bu engeli, İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim için imza kampanyası başlatarak, hatta bu kampanyaya Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde aldığı oy olan 27 milyon 700 imza hedefi koyarak kaldırmaya çalışıyor.
Ancak, İmamoğlu hakkında üst üste başlatılan soruşturmalar, diplomasının iptali, ardından gözaltına alınması, görevden alınması sürecine ve bunların gerçekleşme hızına bakıldığında, “Tüm bu süreci başlatırken, muhalefeti erken seçim talebinde her tarihi kabul edecek duruma zorlamak, yeniden aday olmak isteyen Erdoğan’ın da siyasi hedefi arasında mıydı?” sorusunu akla geliyor.
Elbette ki, bu ekonomik koşullarda hiçbir siyasi iktidar erken seçime gitmek istemez. Olabildiği kadar uzun süre iktidarını sürdürmek ister. Ancak tek kişinin “şahsıyla” bu derece özdeşleşmiş bir siyasi iktidar, o kişinin adaylığı için gereken riskleri de alabilir.
Üstelik, Yüksek Seçim Kurulu’nun son bir kaç seçimdeki yaklaşımları dikkate alındığında, göze alınan riskin çok da büyük olmadığı ortada.
Risk altında olan demokrasi
Bu durumda, muhalefet ve halk için demokratik bir hak olan erken seçim talebi dahi, iktidarın adayı Erdoğan’ın aday olma aracı haline dönüşmüş oluyor.
Üstelik şu durumda gizli tanık ifadelerine dayanan soruşturmalar, usule ve hukukun temel ilkelerine aykırı diploma iptalleri, ölçüsüz bir tedbir olarak başvurulan tutuklamalar, başta ifade özgürlüğüne karşı olmak üzere, yapılan tüm insana hakları ihlalleri, bu koşullarda yapılacak seçimlerin güvenilirliğine ve güvenliğine de gölge düşürüyorken…
Hal buyken asıl olarak, “Demokrasi daha da büyük darbe alır mı?” sorusuna endişe verici cevaplar akla geliyor.
İktidar, demokrasiye böylesine zarar vererek başlattığı sürecin sonunda yarışmanın gerçek olduğu bir seçim gerçekleştirir mi?
Koruma tedbirleriyle cezalandırma
Erken seçim: İmamoğlu için mi Erdoğan için mi?
Savunma Makamının Gücü
Merdivene çıkma cesareti
RTÜK Cezaları ve Adil Yaklaşım Beklentisi…
Adaletsizliğe gösterilen tepki
Hepsine eksi yazdı: Demokrasi, Ekonomi Hak ve Özgürlükler
Diploma iptal edilecek mi?
Sırbistan’da Tarihi Protesto
Siber Güvenlik Yasası









