Evden mi işyerinden mi çalışalım?
İlk bakışta evden iş yapmak düşüncesi tüm çalışanlar için kulağa hoş gelecektir. İşyerinin disiplini dışında çıkmak, her gün işe gitmek ve eve dönmek için yol yapmamak, ev konforunda kalmak elbette cazip. Koronavirüs ile hayatımıza giren “evden çalışma” kavramı salgının bitmesi ile kaybolup gitmedi. Salgın döneminde olduğu kadar yoğun tercih edilmese de kalıcı olmayı başardı.
Çalışma yeri ve araçlarındaki değişiklikler tarihin her döneminde önemli sosyolojik etkilere yol açmıştır. Tarlada açık havada çalışan köylü, sanayileşmeyle beraber kendini fabrikanın dört duvarı arasında vardiyaya mahkum bulurken, kalan zamanını şehrin varoşlarında harcadı. Yaşadığı yer, yaptığı iş değişirken; duygu ve düşünceleri de değişti. Bir evden bir kişi çalışıyorken 20 inci yüzyılda kadınlar da çalışma hayatına aktif olarak katılmaya başladılar. Eşlerin çalışması doğal olarak aile düzenini de değiştirdi, yetişen çocukların hayata bakışlarını da.
Şimdilerde ise evden çalışmaya başlıyoruz. Peki evden çalışmayı mı işyerinden çalışmayı mı istiyoruz? İşverenler için konu sadece işyeri maliyetlerinin düşmesi ve yol, yemek masraflarının kalkması olarak ele alınabilir mi? Tercih yapmadan önce konunun birçok boyutunu göz önünde bulundurmakta yarar bulunmaktadır.
Evden çalışırken sahte sigortalı olma tehlikesi var mı?
Her ne kadar hizmet akdinin unsurları arasında “işyerinde çalışmak” bulunmasa da evden çalışma nedeniyle sigortalı bildirim yapılması durumunda sahte sigortalılık şüphesi ile karşı karşıya gelinmesi mümkün. Hizmet akdinde, işçi; işverenin emir ve talimatı altında belirlenen sürede işini yapar ve karşılığında ücretini alır. Hizmet akdi bu noktada işçinin işi nerede yaptığı ile ilgilenmez. Ancak sahte sigortalılığın geldiği nokta; Sosyal Güvenlik Kurumunu yaptığı denetimlerde sigortalı ile işveren arasındaki iş ilişkisi değerlendirilirken işyerinde fiilen çalışma olgusunu aramaya itmektedir. Şayet işçinin işverenin emir talimatı altında işini yaptığını ortaya koyamaz isek aralarındaki iş ilişkisinin sigortalı olmayı gerektirip gerektirmeyeceği tartışma konusu olacaktır.
Dolayısıyla evden çalışırken; işçi-işveren ilişkisinin, işçinin ortaya koyduğu ürünün, çalışma saatlerinin ve ödenen ücretinin açıkça belirlenebilmesi gerekmektedir. Zira “ev” kavramı “işyeri” kavramı gibi doğrudan işverenin emir ve talimatı altında olunduğunu gösteren bir anlam taşımamaktadır. Şayet evden çalışmada iş ilişkisini gösteren unsurlar sunulamaz ise hizmet akdi ile ilgili soru işaretleri doğabilecektir. Evden çalışmayı ispatlayıcı evrakların; başta uzaktan çalışma sözleşmesi, yapılan işe ait dokümantasyon ve ödenen ücretlere ilişkin belgelerin istenildiğinde ibraz edilmek üzere sigortalı ve işveren tarafından arşivlenmesi yerinde olacaktır.
Evde yapılan çalışmalarda işçinin alacak haklarını ortaya koyabilmesi olanaklı mı?
İspat yükü işçinin üzerinde bulunan işçi alacaklarında oluşan ihtilaflarda; çalışmanın evde yapılmış olması işleri güçleştirecektir. Nitekim evde yapılan çalışmalardan doğacak işçi alacaklarında şayet ispat yükü işçide ise evrak dışında tanık gösterilmesi gerektiğinde işler sarpa sarabilecektir. Örneğin fazla mesai yapıldığı ya da ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı ancak ücretlerinin ödenmediği konularında işyerindeki çalışmada olduğu gibi evden çalışmada da tanık göstermek kolay olmayacaktır. Evdeki çalışma ile ilgili aile efradının, eş dostun ya da konu komşunun tanıklığı bordro tanıklığı kadar etkili olacak mı, soru işareti. Dolayısıyla evden çalışma işçi alacaklarının ortaya konmasını zorlaştıracak gibi duruyor.
Evden çalışma sosyalleşmeyi engelliyor mu?
İşe günlerinde her gün bir saate yatıp bir saatte kalkmak, kılık kıyafetini hazırlamak, kendine çeki düzen vermek, işyerine gidiş geliş, iş arkadaşları ve çevre edinmek yerine mesainin tamamını bir klavye başında evde geçirmek insan doğasına ne kadar uygun. Ya da şöyle soralım; insanın toplum halinde yaşama güdüsü ile günün büyük bir bölümünü evde izole olarak geçirmek arasında bir uyumdan bahsedebilir miyiz. Her ne kadar salgınla hayatımıza girmiş olsa da çalışma modelleri içinde kalmayı başaran evden çalışma ile ilgili tercihlerde kişinin sosyalleşme gereksinimini gözden uzak tutmamasında yarar var. İşyerleri de çalışma modellerini belirlerken çalışanlarını top yekun işyeri dışında iten ve çalıştığı işyerine aidiyetini kaybettiren modeller yerine hibrit modelleri değerlendirmeleri yerinde olacaktır.
Evden çalışma çalışanın ulaşılamama hakkını ihlal ediyor mu?
Her ne kadar “ulaşılamama hakkı” mevzuatımızda tanımlanmamış olsa da, sınırlarını; çalışma süreleri dışında kalan sürelerde çalışana işi ile ilgili iletişim kurmama olarak tanımlayabiliriz. İşveren nezdinde işçinin evde olması mesai saatlerini esnek kullanabildiğine dolayısıyla zamanlı zamansız iletişime açık olacağı düşüncesi oluşturabilmektedir. Gerçi iletişim araçlarındaki gelişim sadece evden çalışanları değil uzaktan çalışmayan çalışanları da etkilemekte. Ancak evden çalışanlar bu konuda daha mağdur. İleride doğabilecek itilafların önüne geçmek için uzaktan çalışma sözleşmesi yapılırken çalışma süresinin ve iletişim araçlarının tereddüt bırakmayacak açıklıkta belirlenmesi gerekmektedir.
Sorularınız için e-posta adresi: hkaganoyken@gmail.com
Evden mi işyerinden mi çalışalım?
Kimler emlak vergisi ödemeyecek? 5 soru 5 yanıt
Çalışma hayatında psikolojik tacize uğrayanlar ne yapacak?
Her çalışan emeklinin aylığı kesilir mi?
Doktorların emekliliği sil baştan
SGK, Kamu işçilerinin aylık hesabını eksik yapıyor
Var mı pulun, herkes kulun
Sessizce Büyüyen Tehlike
Banka promosyonu, emekli ve kamu görevlilerine ödenirken işçiler alamıyor
Çalışırken yurt dışına çıkanların emeklilik başvurusuna ret yanıtı









