Üçüncü dünya savaşına hazır mıymışız?

Şimdilerde üçüncü dünya savaşının çıkıp çıkmayacağı konuşuluyor. Hiç şüphesiz böyle konuşulmasının ve düşünülmesinin nedenleri var.

Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan, ABD’nin etkin liderliğinde bir müddet ilerleyen “Yeni dünya düzeni” düzensizliğe dönüştü. Bunun en başta gelen nedenlerinden biri, tek kutuplu dünyada, kıtaları istediği gibi kesip biçme yetkisinde olduğunu sanan ABD’dir.

Onun gerisinde de, ABD’nin kuruluş kodlarına sinmiş, ABD devleti içinde yuva yapmış, orada varlık gösteren Yahudi zihniyetidir. Nitekim Gazze olaylarında, Amerika’nın içine sinen bu yapının, ete kemiğe büründüğünü gördük. Böylece BM dâhil, topluluğa üye ülkelerin İsrail karşısında nasıl da tarafgir davrandıklarına şahit olduk.

Bütün insanlığın, tüm vicdan sahiplerinin önünde, uluslararası düzenin nasıl da işlevsiz kaldığına tanık olduk. Böylece insanlık, vahşileşmenin güncel örnekleriyle karşılaştı.

Bunun değişik bir örneğini de Ukrayna savaşında yaşadık, hâlen daha yaşıyoruz.

Yeni dünya düzeni, en başta da BM, ilişkili olarak insan hakları bildirgesi anlamsız kalınca, dünyada kartların yeniden dağıtılıp dağıtılmayacağı sorgulanmağa başladı.

Üçüncü Dünya Savaşı çıkar mı?

Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bir TV kanalında; “Çıkabilir” dedi. Böylece akıllara bu durumda Türkiye’nin durumu ne olur sorusu geldi.

Millî Savunma yetkilileri bir soru üzerine; “Birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi topyekûn bir risk var mı derseniz tabii ki bir ihtimal. Biz MSB olarak savunma ve güvenliğimize yönelik değerlendirmelerimizi yapıyor ve güncellenmesi gereken bütün planlarımızı yeni değerlendirmeler ışığında yapıyoruz. En hazırlıklı ülkelerden biri olduğumuzu da rahatlıkla söyleyebiliriz. TSK zaten dinamik bir ordu. Birçok coğrafyada sürekli faaliyetler icra eden bir ordu” diye cevap verdi.

Türkiye’nin askerî gücünden kimse endişe etmiyor. Ordu acaba hazır mı da demiyoruz. Türkiye’nin en önemli sorunu, savaşın mali yükü karşısında ekonominin durumudur.

Tarım ve hayvancılıktır.

Ne alaka diyebilirsiniz.

Savaş yokluk, kıtlık, açlık, ölüm, tahribat, çaresizlik demektir.

Milyonlarca insanı ne ile besleyeceksiniz?

Bu sebepledir ki Türkiye’nin askerî güç ve hazırlık sorunu olmayabilir, ama tarım ve hayvancılığı sorunludur.

Ekonomisi sorunludur.

En önemlisi de gelişmiş ülkelerle yarışacak bilgi teknolojileri üretiminde gerinin de gerisindedir.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın o TV kanalında verdiği mülakatta, savaşın seyrini etkileyeceğini söylediği, çoğu kimsenin de gözden kaçırdığı asıl sorun “yapay zekâ” idi. Fidan bu teknolojinin öneminden bahsetti.

Türkiye’de eğitim denilince siyasetçilerin aklına; “nasıl kendi insanımızı, partidaşımızı yetiştiririz” sorusu geliyor. “Nasıl büyük ve yetkin bir ülke oluruz” sorusu gelmiyor. Böyle olunca da, kimse eğitim ile gelişme ve ilerleme, eğitim ile kalkınma arasında bağ kurmuyor. İnsanı elde etme çabasına yöneliyor.

Çin, yapay zekâ konusunda dünya ile yarışmanın ötesinde bu teknolojinin ciplerini üretip satacak kapasiteye ulaştı. Türkiye ise yıllardır teknolojiye yatırım yapmıyor. Çoğu kimse bilgisayar üzerinden hazır yazılımları abone olup kullanıyor. Bu sayede kendince ihtiyaçlarını karşılıyor olabilir. Ama önemli olan bu değil. Önemli olan bu teknolojinin kendisini ve kendince lazım olacak yazılımları, cipleri üretmek.

Bir radara, uçağa, drona, uydu aracına yapay zekâ cipleri takabilmek, düşmanın bütün hareketlerini ve riskleri anında tüm alternatifleriyle görmek ve anında elektronik otomasyonlarla cevap vermek mümkün. Yapay zekâ teknolojisine sahip olmak kadar, onu üretmek, kendi özgün yazılımlarını geliştirmek de önemli.

Evet, ordumuz hazır.

Bu tamam da, iktidar hazır mı? Konuyla ilgili Millî Güvenlik Kurulu’nu toplayıp değerlendirme yaptı mı?

En önemlisi de, savaş sırasında, ülke insanlarını bir araya getirecek, onları aynı amaca yöneltecek, kutuplaştırmayan, birleştiren, politikayı savaş olmaktan çıkarıp, rekabetçi bir normale kavuşturacak iktidar aklı var mı?

Millî birlik olmadan nasıl savaşacağız?

Size bir şey söyleyeyim mi? Benim ülkemde iktidar aklı her daim bencil çalışıyor. Ne zaman savaştan söz edilse benim ülkemin ekonomisi çökmüş oluyor. Yakın geçmişimizi hatırlayın lütfen.

Yazarın Diğer Yazıları