Türk-Arap bağı
Sözü "Şanlı Türk tarihinin altın sayfaları"a getirdiğin zaman, benim için o anlatılanların hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.
Kimileri Osmanlı'yı öne çıkarır. Hele şu zamanda Osmanlı bir "ihtişam âbidesi". Sanki Osmanlı ile Türk ayrıymış gibi, "Türk"e vurmak için fırsat kollarlar.
Bir grup daha var: Ne Türk, ne Osmanlı... Varsa yoksa Ermeniler, Rumlar... Tarihin akışına bile karşı koyarlar. Türkler geldi, Ermenilerin, Rumların ülkelerini işgal etti! İyi öyleyse, Farsların ülkelerini de, Arapların ülkelerini de işgal edenler Türkler. Maksat başka. Yakın tarih hâdiseleri, Cumhuriyet'in kuruluşu, mübadele, onları pek cezbeder. Ah şu Türkler yok mu! Ermenilere neler yaptılar, Rumlara neler yaptılar!
Tarih ilminde, ahlar vahlar yoktur... Vakıalar vardır, vakıaları günümüze taşıyan belgeler vardır.
Diyeceksiniz şimdi: Siz de Türk'le başlayıp Türk'le bitiriyorsunuz. Türk'e savaş açılmıştır. Bu toprakları vatan edinenlerin hakkını savunuyorum. Asla ırkî bir sebebi olamaz. Zaten birkaç göbek geriye gittiğimizde kim soyunu ortaya koyabilir ki... "Türk" hepimizi saran bir örtüdür. Bu örtüyü orasından burasından deldiğimiz zaman açıkta kalırız.
Orhan Koloğlu'nun "Türk-Arap İlişkileri Tarihi" kitabı yeni yayınlandı. Koloğlu, popüler tarihçiler içinde, ayakları yere basan ender araştırıcılardandır.
Kitabın içindekiler bölümüne baktım... Koloğlu'nun, Divanü Lügati't-Türk'e ayrı başlık açabileceğini düşünmüştüm. Bir başlığı göremeyince indekse göz attım. İki yerde Kaşgarlı Mahmud'un adı geçiyor. Beklediğim gibi, Kaşgarlı'nın kitabı üzerinde ayrıntılı durmuş. Kaşgarlı, Bağdat'ta Abbasi halifesi Muhammed el-Muktedî Billah'a (Bu ismi halifeliği bir şey zannedenler için yazıyorum.) takdim ettiği eserinde, Türk'e neredeyse kutsiyet atfeder. Şunu kısaca söyleyeyim. "Türk" adı, Millî Mücadele ile öne çıkmamıştır. Açın ilk Osmanlı kroniklerini, "asabiyet"i görün!
Koloğlu eserinde, kaynaklara dayanarak Araplar içinde, Türklerin kendilerini "erimeden" korumalarını ve devlete hâkim olmalarını da işler. Sözü safha safha Millî Mücadele'ye ve Mustafa Kemal'e getirir.
M. Kemal ve onunla bağlantılı "Türk" düşmanlığı güdenler! Hususiyetle bu kitabı okumalısınız.
Biliyor musunuz, M. Kemal Araplarla konfederasyona gitmek istemiştir. Ve Arapların bağımsızlığını desteklemiştir. Birçok yerde bu hususlara temas ediyor. Ankara'ya gelişinin ertesi günü (28 Aralık 1919) şunları söylüyor:
"Cemiyetimizin görüşüyle çizdiğimiz sınır haricinde kalan dindaşlarımızla, bu muhterem kardeşlerimizle, aynı sınır dâhilinde asırlardan beri vatandaşlık ettik. Bu kardeşlerimiz her tarafta, Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Doğu'da kendi dâhillerinde mevcudiyeti muhafaza ve bağımsızlığı temin için mesai sarf ediyorlar. Bütün bu İslâm parçalarının bağımsızlığa mazhar olmaları, İslâm âlemi için ne büyük bir bahtiyarlık olur." (s. 384-385).
Son sözüm Yunus'tan: İlim kendin bilmektir!
(Orhan Koloğlu, Türk Arap İlişkileri Tarihi, 390 s., Tarihçi Kitapevi, Tel.: 0216 418 68 86).