Tuğrul Türkeş dedi ki

İki gündür cumhurbaşkanlığı seçimini, halkın demokratik hakkını kullanarak boykot edip etmeyeceğini tartıştık. Dün bu köşede yayınlanan bir e-postada MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in adı geçmişti. Konu “feministlerin, eşcinsellerin de cumhurbaşkanı adayı” meselesi idi.
Tuğrul Türkeş Bey aradı. “Böyle bir konuşma olmadı. CNNTÜRK’te ’Tarafsız Bölge’programına girin, orada böyle bir konuşmam yok.” dedi.
Tuğrul Bey’i bulmuşken MHP’nin üzerinde ısrarla durduğu “çatı aday” konusunu sordum.
- MHP partizanlığı bir kenara bırakarak hiçbir koşul olmaksızın toplumun tümünün kabul edeceği veya asgarîde olabilir diyeceği, ’Oy vermedim ama bu cumhurbaşkanı olabilir’diyeceği bir cumhurbaşkanının oluşması için, elimizden geleni, başta Genel Başkanımız olmak üzere, yapıyoruz. Olmazsa ne olur? Türkiye’ye yazık olur. Düşünün ki, 47 yıllık tarihinde ilk defa bir TÜSİAD Başkanı, yandaş medyanın saldırıları yüzünden, ’Bari başkanlık ettiğim kurum zarar görmesin’diyerek başkanlıktan ayrıldı. Bunun temeline baktığımızda ‘Hukukun işlemediği ülkede yabancı sermaye gelmez’ dediği için bu insan cezalandırıldı. Ortam, ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.’ hâline getirilmiştir. Cumhurbaşkanı olursa yetki aşımına gideceğini beyan ediyor, ‘Ben anayasada yazılanı hiçe sayarım, yetkiyi falan da aşacağım ben oraya gelirsem.’ diyor. O zaman Türkiye’yi tekrar demokrasi içinde yönetilen bir ülke hâline getirmek herkesin ve öncelikli olarak da siyasî partilerin görevidir. Bunun bir geleneğinin de oluşmasını istiyoruz açıkçası. Yoksa her parti kendi adayını her hâlde çıkartabilir, hakkıdır. Her 20 milletvekili bir aday çıkartabilir ve bu adaylar da yarışır. Ama Cumhurbaşkanlığı kanununda açıklar var, eksikler var. Biz bunları anlatmaya çalışıyoruz.
-Bir oransızlık var... Devletin bütün imkânlarını kullanacaklar. Geçmişte büyük paralar da topladılar...
-İki hafta önce bir basın toplantısı yaptım ve başbakanlıktan ayrılması gerektiğini söyledim. Ayrılması kanunda yok ama kendisi kanunda olmadığı hâlde belediye başkanlıklarına aday gösterdiği üç bakanı etik olmaz gerekçesiyle istifa ettirtti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın Gaziantep’e başkan adayı olması etik değilse, cumhurbaşkanlığına da başbakan sıfatıyla katılmamalıdır. Yine partisinin başında durabilir, kanun açık orada, yoksa cumhurbaşkanlığı da tartışmalı hâle gelir. Ayrıca bu başka problemlerin de habercisidir.
-Yıkmak mümkün görünmüyor. Nasıl olacak?
-Hayır hayır... Başbakanlığına oy verenler ekonomik saikla veriyor. Bunların uyguladıkları ekonomik modele verilebilecek isim ’sürdürülebilir borç sistemi’dir. Bu sistemin sürdürülmesi için oy veriliyor Ama ’ben başbakanlığı bırakıp cumhurbaşkanlığına gideceğim.’dediği anda, ekonomik sistemin belirsizliği aynı oy oranını sandığa yansıtmayabilir. Oy oranlarını % 43 veya 47 diyor, bu oranların sebebi, mevcut ekonomik sistemi vatandaş destekliyor. İyi sistem diye değil, kötünün iyisi diye destekliyor. Cumhurbaşkanlığına aday olursa. ’Bu sistem zarar görür.’diyen insanlar da oy vermeyebilir. O bakımdan her hâl ve şartta % 43 veya 47, Erdoğan’ın cebindeki oy değil. Orada % 7 ilâ 12 arasında dinî motifli ekstrem oy vardır. % 10 kadar da Erdoğan fanatiği vardır. Bu % 47 oyun, % 20 ilâ 25’i sürdürülebilir borç sistemine oy veren insanlardır.

Yazarın Diğer Yazıları