Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Abdullah OSKAY
Abdullah OSKAY
Ticaretin Politikası

Ticaret savaşları giderek şiddetleniyor

Çin, 2. Dünya Savaşı’ndan çıktığında fakir ve umutsuzdu. İdeolojiye saplanmış kalmıştı. Kültürel devrim adı altında ülkede milyonlarca insan öldü.

Mao’nun ölümünden sonra Çin’de çok kapsamlı bir dönüşüm gerçekleşti. Çin, artık ideolojiyi bıraktı, ticareti ve kalkınmayı önceleyen bir politikayı benimsedi. Çinli yöneticiler için artık ideolojiden vazgeçildiği, “Fareyi yakalayan kedinin renginin siyah veya beyaz olup olmadığının fark etmediği” gerçeğiyle dile getirilmişti.

Çin, takip eden on yıllar çift haneli büyüdü. Çin gibi devasa bir ülkenin çift haneli büyümesi, diğer Asya Kaplanı ülkelere benzemedi. Çin sonrasında 2000’lerin ortalarında Dünya Ticaret Örgütü’ne girdi. Dünya ticaretinin baştan sona değiştiği bir dönem oldu.

Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne girmesinin ardından ilk aşamada “Kur Savaşları” yaşandı. Çin’e “Yuan’ı değerli tuttuğu yönünde” çok baskı yapıldı. “Kur Savaşları” söylemi değişse de, süregiden örtük çekişmenin boyutu değişmedi.

Çekişmenin göbeğinde Çin’in ekonomisindeki atılım var. Eskiden yalnızca düşük kaliteli ürünler üreten Çin, zamanla teknolojik atılımlar da gerçekleştirdi. Çin artık dünyadaki her iki otomobilden birini üreten ülke. Elektrikli otomobillerde sektör lideri. 5G teknolojisi, yapay zekâ ve çip teknolojisinde dünyada en önde gelen ülkelerden. Makine ihracatı oldukça yüksek. Kısacası Çin artık katma değerli ürün ihraç eden bir ülke.

Çin’e baskı artıyor

Çin’in politikaları uzun zamandır tartışılıyor. Çin, gelişmekte olan ülkeleri borç tuzaklarına düşürmekle suçlanıyor. Hırslı politikalarıyla hegemonyayı sorguladığı dile getiriliyor. 100 yıllık büyük aşağılanmadan kurtulmak için, toprak bütünlüğünü tesis etmeye çalışan Çin, revizyonist politikaları hayata geçirdiği yönünde eleştiriliyor. Geleneksel olarak bir kara gücü olan Çin, Kuşak ve Yol Projesiyle ABD’nin geleneksel denizlere hâkim olma stratejisiyle dünyaya hükmetme gücünü sorguluyor.

Çin’in bu politikaları ABD ve müttefiklerini tedirgin ediyor. Artık ABD eskisi gibi Çin’den yapılan ithalata açık kapı politikası uygulamıyor. Çin’deki yatırımlarını yeniden ülkeye veya dost ülkelere çağırıyor. ABD, tedarik zincirlerini çeşitlendirmek ve Çin dışında alternatif kaynaklar bulmak amacıyla, Güneydoğu Asya ülkeleri başta olmak üzere, Hindistan ve Meksika gibi ülkelere yöneliyor. Vietnam, Tayland ve Malezya gibi ülkeler, bu süreçte ABD'nin ithalatında önemli artışlar kaydediyor. Vietnam’ın son dönemde yaşadığı ekonomik mucizede, Çin’den kayan Batılı ülke yatırımlarının etkisi büyük.

Çin’den büyük kopuştan Türkiye neden etkili faydalanamıyor?

Pandemi esnasında Türkiye, Çin-ABD ticaret savaşlarından dolayı oluşan yeni durumdan en çok fayda sağlayacak ülkelerden birisi olarak görüldü. Bu husus kamuoyumuzda çokça tartışıldı. Gelinen noktada bu durumun istenen oranda gerçekleşmediği görülüyor. Çin’le ticaretimiz pandemi ve sonrasında katlandı. Batılı ülkelerin yatırımlarını çekemeyen Türkiye, Çin’in kaybettiği pazarlarına alternatif bir pazar oldu. Çin’e verdiğimiz cari açık katlandı.

Türkiye’nin yapması gereken ne?

Dünyada doğrudan yatırımların azaldığı bir dönemde, Çin’den tedarik zincirlerinin arındırılması yoluyla çekilebilecek yatırım ana odağımız olabilecekken bu başarılamıyor. Türkiye artık giderek artan bir şekilde yatırım yapılamaz bir ülke algısına evriliyor.

Batılı ülkelerin tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi sürecinde, Türkiye'nin stratejik konumu ve üretim kapasitesi, Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına yakınlığı ile önemli bir alternatif. Türkiye’nin bu süreci çok etkili bir şekilde yönetmesi gerekli. Türkiye’nin bugüne kadar süreçte yapabildiği en önemli hamleler, Çin ve Avrupa arasında Orta Koridor’un aktifleştirilmesine yönelik diplomasisi oldu.

Çin-ABD ticaret savaşları nedeniyle küresel ticaret yeniden şekilleniyor. Bu durumun yarattığı fırsat henüz Türkiye tarafından tam anlaşılamamış durumda. Bu dinamik ortamda, stratejik planlama ve esnek bir yaklaşım, ülkemizi uluslararası alanda yeniden öne çıkarabilecek potansiyele sahip. Kısır çekişmeleri bırakıp hızlıca süreçten nasıl fayda sağlayabileceğimize odaklanmamız lazım.

Yazarın Diğer Yazıları