Mevcut durum tespiti
Hangi birini yazacağız? Hangisini anlatacağız şaşırdık.
1-Kızılay''dan başlayalım.
"Kızılay, 11 Haziran 1868 tarihinde "Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti" adıyla Dr. Marko Paşa, Dr. Abdullah Bey, Kırımlı Aziz Bey ve Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa''nın girişimleriyle kurulmuştur."
Amacı açık ve belli. Tek kelimeyle, yardım amaçlı kurulmuş.
Bir yardım kuruluşu olduğu için de arkasında halkın desteği var. Hizmetleri paralı değil. Karşılıksız. Çünkü adı üstünde yardım amaçlı bir kuruluş.
İşte bu 155 yıldır varlığını sürdürüp gelen Kızılay, Erdoğan hükümetleri sayesinde amacından sapmış ticarethaneye dönüştürülmüş.
Birkaç gün içinde ortaya çıkan gelişmeleri özetleyelim.
-Halktan bedava kan toplayıp, para ile satmış.
-Haluk Levent''in önce gün Fox Tv''de açıkladığına göre uzun süre saklanabilir gıda satan kuruma döndürülmüş. Bu gıdaların içinde kurban etleri de var mı bilmiyoruz.
-Depremzedeler çadır beklerken onlar, hayır kurumlarına çadır satmışlar.
Türkiye''nin askerî, adli, ekonomi, mali kurumlarını tanınmaz hale getiren iktidar, Kızılay''ı da kendi zihniyetine benzetmiş.
2-Tribünlerden "Hükümet istifa" sesleri korkuttu. Yaşananlara bu kadar tepki vermelerinin asıl nedeni başka?
İktidar kitle psikolojisinden ve kitle hareketlerinden korkuyor. Tıpkı deprem fay hatları gibi, ya birbirini tetikleyerek büyüyüp karşılarına çıkarsa?
Değil mi?
Gezi olaylarına bu kadar sert yaklaşmalarının sebebi de bu.
Gezi''yi, Büyük Ortadoğu bağlamında başlatılan ve sokak eylemlerine dönüşen "Arap Baharı" denilen kalkışmalara benzetiyor olmalılar. Bu endişenin bir benzerini stadyumlardan yükselen itirazlar ile ilişkilendiriyor olabilirler.
Dikkat ederseniz iktidar hiçbir sokak yürüyüşüne sessiz kalmıyor. Her yürüyenin önünü mutlaka kesiyor. Ve sert davranıyor.
Bazıları buna üniversitelerin uzaktan eğitimle devam etmesini de ekliyor. Gençliğin üniversitelerde hareketlenmesinden korktuklarını söylüyor.
3-İktidar başarısız oldukça sertleşiyor.
-Önce Twitter''ı yasakladılar.
-Sonra Ekşi Sözlüğü. Sırası gelmişken belirtelim. Ekşi Sözlük, benimle ilgili de iftira ve yalan yayınlıyordu.
-Derken özgür habercilik yapan Tv kanallarına ceza yağdırdılar.
-Yetmedi, sayıları on binleri bulan Trol faaliyetlerini ikiye katladılar.
Tüm bunların amacı, güya bilgi akışını yönetecekler. Herkes sadece onların haber kanallarını işitip duyacak. Nasıl bir Türkiye anlatıyorlarsa öyle bilecek ve gerçeği göremeyecek. Zaten trol yapılanmasının yegâne amacı bu. Hem en iyi Müslümansın, "Allah, billah, namaz oruç, din-iman" diyeceksin ve hem de fitne ordusu (trol ordusu) kurup yalan haber yayacaksın. Adına, "Algı yönetimi" diyerek, kara propaganda araçlarını meşrulaştırmaya çalışacaksın.
Evet, "Algı yönetimi", doğru, ama fitne ve yalan kodlayan algı yönetimi.
Müslümanca değil.
Münafıkça.
4-Türkiye''nin içine düşürüldüğü durum çok kötü.
-Ocak ayı verilerine göre dış borç açığı 110 milyar doları geçti. Ekonomistler daha da artacağını söylüyor. Hâlbuki "Kurtarıcı" diye takdim ettikleri ekonomi modeli, tam tersini yapacaktı.
-Eğitim gerinin de gerisine doğru gidiyor.
-Sağlık sistemi çökme noktasına geldi. Beklenen cevabı veremiyor.
-Tarım bitirildi.
-Dış politika yeni risklere cevap verebilecek halde değil.
Türkiye''de iktidar zihniyetini bana özetle derseniz, derim ki: Düğün değil, bayram değil, vatandaşlarının öldüğü deprem bölgesine gidip para dağıtan siyasi akıldır.