Laiklik tartışmasını kökten bitirmeliyiz (1)
Yeni anayasa çalışmalarında laikliğin yeri ne olacak?
Geçen hafta İslâm ve laiklik bağlantılı üç kitaptan bahsetmiş, bu hafa için, üzerinde duracağımı belirtmiştim. Bir dördüncü kitabı da Prof. Dr. Abdülkadir Şener Hocamız hatırlattı. Dr. Fahri Demir: İslâm Dini Açısından Din, Devlet İlişkisi (Din ve Laiklik). Bu kitap Fahri Demir''in doçentlik tezi. (Son baskısını Berikan Yayınevi yaptı.)
Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil''in ünlü kitabını biliyorsunuz. Din ve Laiklik (Önce Kubbealtı Neşriyatı''nda, sonra Yağmur Yayınevi''nde çıktı. Geçmişte Başgil''in eşi Nüvide Hanım''la, İstanbul Feneryolu''ndaki evinde röportaj yapmıştım. Tekrar yayınlayacağımı yazmıştım. Bakacağım.)
Dr. Durmuş Hocaoğlu: Laisizm''den Millî Sekülerizm''e-Laiklik Sorununun Felsefî Çözümlenmesi (Selçuk Yayınları).
Prof. Dr. E. Ruhi Fığlalı: İslâm, Laiklik ve Türk Laikliğindeki Uygulamalar (Berikan Yayınları).
Dünya görüşü yakın isimlerin kitaplarını dikkate aldım. Masamda bir kitap daha var. Prof. Dr. Niyazi Berkes''in Teokrasi ve Laiklik kitabı. Niyazi Berkes bir başka fikir dünyasının insanı. Onu bir tarafa bırakıyorum. Çünkü asıl üzerinde durmamız gereken din ve laiklik.
Belli çevreler, Ak Parti dönemini laikliğin kaldırılması için bir fırsat görmüşlerdir.
"Millî Görüş"ün şekillenmesinde önemli rolü olan eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman çok açık konuşmuş, "Laiklik anayasada olmamalıdır." demişti:
"Anayasa inanca göre tasnif edildiğinde, bu 82 Anayasası da, 61 Anayasası da dindar anayasalardır. Neden? Resmî tatiller, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı''dır. Din dersleri mecburidir ve inanca dayalı bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar anayasadır. Laiklik tarifi de ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Dünyada üç anayasada laiklik var. Fransa, İrlanda, bir de Türkiye''de var. Tarifi de yok. İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lâzım. Dinî olarak bahsetmesi lâzım."
Dipsiz kuyuya sürekli taş atıyoruz. İtham itham itham!... "Sen laiksin!", "Sen dinsizsin!", "Sen şeriatçısın", "Sen mürtecisin"...
Laiklik ne, din ne, şeriat ne, mürteci ne? Neyi ne kadar biliyoruz?
Bu millet karşılıklı suçlamalardan çok çekmiştir. Bir neticeye varılamadığı gibi, halk arasında "kin tohumları" ekilmiştir.
Ak Parti''de yol gösterici olan sözleri, hiç beklenmeyen bir isim Recep Tayyip Erdoğan etmiştir. Herhâlde tek söz sahibine kimsenin itirazı olamaz!
R. T. Erdoğan, Eylül 2011''de Mısır''ı, Tunus''u ve Libya''yı ziyaret ettiğinde, ısrarla laiklik üzerinde durmuştur. Önce Mısır''da sonra Tunus ve Libya''da ne dediğini, nüansları kaçırmamak için vereceğim: Mısır''da söyledikleri:
"Türkiye''de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslümanım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır. Ben Mısır''ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır''da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir."
Bu sözlerin Nutuk''ta da karşılığı var. Diğer sözlerini verdikten sonra o karşılığı göstereceğim.