Kitapların dili
Kitaplar yığılı. Kısa kısa temas edeceğim, yeri geldikçe konularına yine gireceğim.
Rıza Zelyut çok verimli. Araştırmalar, romanlar yayınlıyor. Son yayını "Kirlenme" bir roman. Tahlilî roman diyebiliriz. (Toplumsal Yayıncılık, 337 s.) Kumpasları, kirlenmeleri kişilerin dünyası üzerinden anlatıyor. Rıza Zelyut ağırlıklı olarak Alevîlik üzerinde çalışmıştır. Onun çizgisi, ayrıştırıcı değil; birleştiricidir ve "Türk" varlığı içindedir.
*
Prof. Dr. Osman Erk "Bağışıklık Diyeti"ni yazdı (Sözcü Kitapevi, 288 s.) Üst başlık kitabı özetliyor: "Koronavirüs İnfeksiyonlar, Diyabet, Kanser, Kalp-Damar ve Nörolojik Hastalıklara Karşı". Prof. Dr. Osman Erk, önemli bir eser ortaya koyuyor. "Süper" bağışıklık için nasıl beslenilmesi gerektiğini bir bir sıralıyor. Elinizden düşüremeyeceğiz bir kitap. Her bir konu başlığı ayrı merak uyandırıyor, bir solukta okumak, kendinizi ölçmenin ötesinde anlamak istiyorsunuz.
*
Bekir Coşkun''u geçen yıl kaybettik. Onun hatırasına kendi yazılarından derlenen "Sevgiyle" kitabı yayınlandı. (Sözcü Kitapevi, 221 s.) Önsöz, mesaî ve kader arkadaşı Emin Çölaşan''ın kaleminden. Son satırları: "Bekir''in ölümü sadece Türk basınının değil, Türkiye''nin kaybıdır. Hiç kuşkum yok, dirilerimize söven birileri onun ölümünden sonra bile ''Oh olsun'' diyeceklerdir... Hatta o mesajlarının bir bölümünü bana da göndermekten utanmadılar. / Rahat uyu Bekir... Seni hep özleyeceğiz. Allah rahmet eylesin." Bekir Coşkun''un son yazısı "Yazı bilmem" 30 Eylül 2020 tarihli. Yazısına şöyle giriyor: "Yazı bilmem / Yazarım yazı bilmem / Bu yaz böyle geçti / Gelecek yazı bilmem". Memleketlisi Seyfettin Sucu''nun hoyratı. Ve yazının sonunda son iki mısrayı tekrarlıyor. 18 Ekim''de hayatını yitiriyor.
*
"Bir Damla Tuna", İbrâhim Başer''in eseri. (Post Yayınları, resimleyen: Ali Düzgün, 207 s.) Deneme mi desem, suyun romanı mı desem... Farklı bir üslûp. Niçin yazdığını yazar kendisi anlatsın: "Bu çalışma, Tuna öznesi üzerinden 4 asır adımlanan coğrafyayı tarihi hadiseler, savaşlar, adsız kahramanlar, yıkıcı aşklar ve isimsiz sevdalar... erler, erenler, izler, iz bırakanlar üzerinden yapılan bir yürüyüş denemesiydi yıllar evvel."
*
İbrahim Okur, 25. kitabı "Hem Kundakçı Hem İtfaiyeci-Küresel Güç Odaklarının Politikası" kitabıyla karşımızda. (Okursoy Kitapları, 384 s.) İbrahim Okur, İTÜ Makine Fakültesi''ni bitirdi. Aynı üniversitede ihtisas yaptı. Ayrıca, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsü''nde ve İstanbul İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi İşletme Bilimleri Enstitüsü''nün Uluslararası İşletmecilik bölümünde okudu. Irak''ta, Libya''da, Suudî Arabistan''da çalıştı. Sonra Türkiye''ye döndü, kendi işini kurdu. Türkiye''nin meselesi, onun meselesidir. Yılların tecrübesi ve müşahedesiyle derin analizlere giriyor. Çinli bilge Sun Tzu yol göstericidir. "Başlarken" Sun Tzu''nun sınıflandırmasını hatırlatıyor: "Beş tip kundaklama vardır: ''ilki askerleri, ikincisi erzakları, üçüncüsü erzak konvoylarını, dördüncüsü zırhları ve beşinci olarak düzeni kundaklamak!''..." Sonra Sun Tzu''nun şu sözlerini veriyor: ''En üstün mükemmellik düşmanın direncini savaşmadan kırmaktır.''"
Okumak lâzım.