Kapasitesi yüksek öğrenci harcanmasın
Beğensek de beğenmesek de, bir "kayıp kuşak" geliyor. Dolardan ve korona virüsünden daha büyük zarar demek bu.
İşte bunun için eğitim demek, "gelecek" demektir.
Nitelikli doktorları içinde bulunduğumuz süreçte nasıl yetiştiriyoruz? Biri açıklasın bize.
İnternetten mi yetiştiriyoruz?
Ödev vererek mi sınıf geçsin diyoruz?
Aynı şey mühendisler için de geçerli.. Şimdi bana kim, "uzaktan eğitimle, yüz yüze eğitim niteliğinde/kalitesinde; elektrik, makine, atom, uçak mühendisi yetiştirdik, inanmayan gelsin baksın" diyebilir?
Aynı soruyu bütün branşlar ve uzmanlık alanları için de sorabilirsiniz?
Mesela matematik öğretmenini, korona sürecinde, öğretim programındaki amaçlara uygun, nitelikli, ortaokul ve liselerde beklediğimiz başarıyı gösterecek kimseler olarak yetiştirildiğinden emin olan var mı?
Yok..
Olamaz zaten.
Herkes EBA'yı konuşuyor. O madalyonun ön yüzü. Bir de arkası var: Yüksek öğretim!
Herkes, dağ başında interneti olmayan çocukları haber yapıyor?
Yapsın.
Peki, yarının mühendisi, doktoru, öğretmeni, hukukçusu olacak gençlerin ne halde olduğunu bilen var mı?
Sanmıyoruz.
Umursayan var mı?
Onu da sanmıyoruz.
Dikkat ediyor musunuz?
Türkiye'de önüne gelen eğitim konuşuyor. Hiçbir yayın kurumu, bir eğitim bilimleri hocasını çağırıp konuşturmuyor?
Tıpçı eğitim konuşuyor.
Gazeteci konuşuyor.
Din adamı konuşuyor.
Politikacı eğitim konuşuyor.
Öğretmenler konuşuyor, ama bir tek öğretmenin öğretmeni olan eğitim bilimcileri konuşmuyor ya da konuşturulmuyor?
EBA, EBA diyorlar ama dikkat ediniz kimse bilişim teknolojileri uzmanına mikrofon uzatıp kamera doğrultmuyor. Bu "EBA bizim derdimize derman olabilir mi hocam" demiyor. Uzaktan eğitim uzmanları bir köşede sessiz sedasız bekliyor. Alakalı alakasız herkes eğitim konuşuyor.
Eğitim felsefecisi ortada yok.
Eğitim programcısı yok.
Eğitim sosyoloğu yok.
Kim konuşuyor?
Sendikacılar, kimi köşe yazarları, pandemi uzmanı tıp hocaları…
Sonuç?
İçinde bulunduğumuz eğitim bataklığı.
Kayıp kuşak yarattı Türkiye.
Eğitim almış gibi görünen ama aslında mesleki yeterlilikleri tamamlanmamış veya oldukça düşük bir nesil geliyor.
Milli Eğitim Bakanlığı "kararsızları" oynuyor? Tıp dünyasından gelecek ilhamı bekliyor. İlham gelirse mesele yok. Okullar açılacak.
Haydin çaresiz kaldınız diyelim. Mesela Türkiye'nin asla zayiat vermemesi gereken bir kitlesi var: Üstür zekalılar…
Ne yaptınız onları?
Onları uzaktan eğitemezsiniz, eğitmemelisiniz.
İster bir araya toplayın, isterse bir kampa alın ve mutlaka sınıflarda yüz yüze eğitmelisiniz.
Başka?
EBA'ya kurban veremeyeceğimiz sanat yetenekli çocuklar var. Onları da mutlaka yüz yüze eğitmelisiniz?
Zaman akıp gidiyor, lakin hala yıkılıp yeniden yapılması gereken okullarla ilgili bir çaba yok. Virüs bitse bile eğitim gene problemlerle başlayacak. Bu da işin başka yüzü.
Aynı durum üniversitelerin kimi bölümleri için de geçerli. Kapasitesi yüksek öğrenciler mutlaka yüz yüze eğitilmelidir.