İdeolojik kırılma ve MHP
Son dönem Meclis çalışmalarında İYİ Parti çok iyi iş çıkardı. Özellikle MHP'nin sözlerine laf yetiştirmek ve çirkin dilli söylemleri benzerleri ile karşılamak yerine, açık ve net konuları Meclis gündemine taşıdı. Bu sayede kimin ne yaptığı tartışmaya gerek olmayacak bir biçimde görüldü.
Önce Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne ilişkin önerge verdi İYİ Parti.
MHP çekimser kaldı.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusunda bir benzerini yaptı.
Gene MHP çekimser kaldı.
En son "Türk'üm" demeyi yasakladılar.
AKP ve HDP ile ortak paydada buluştular.
Tam da HDP'yi Millet İttifakı ile birlik olup "Türkiye'yi karanlığa götürüyorlar" denilen süreçte şu talihsizliğe bakar mısınız?
CHP ve İYİ Parti'yi HDP ile bir tutuyorsunuz ama kendiniz bizzat ideolojik varlığınızla eşdeğer olacak "Andımızın tüm okullarda okutulmasını" gerekli gören Danıştay kararına uymamakta ısrar ediyorsunuz.
Kısacası HDP ile "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" dememek konusunda eşitleniyorsunuz.
MHP açısından nedir bunun adı?
İdeolojik çöküştür! Merhum Cemil Meriç'in ifadesiyle "kendini ret insiyakıdır."
Demek ki senin milliyetçiliğinin, temel değerler sisteminin en merkezindeki kavram ve anlam, belli bir yere kadar işlevselmiş. Tüm zamanlarda arkasında duracağın, vaziyet alacağın bir değer sistemin yokmuş ve "Türklük" vazgeçilebilir bir nitelikmiş.
Hâlbuki kavramın sosyolojik kaynağının dışında hukuksal kaynağı, yurttaşlık tanımıyla bizzat anayasanın başlangıç ilkelerindendir.
Anayasal ve hukuksal bağlamda bakıldığında burada temel birinci sorun, MHP-AKP-HDP üçlemesinin bu anayasa temelli yurttaşlık tanımını ret konusunda birlik oluşturarak, yasaya karşı tavır almalardır. Çünkü anayasada "Türklük" yurttaşlık tanımı olup, ayrıştırıcı değil bütünleştiricidir. Söylenmesi de zorunludur.
İkinci sorun da, yurttaşlık birliğini bütünleştiren kavramsal yapının çökertilerek, toplumu oluşturan insan kitlelerini dolaylı biçimde ötekileştirmek ve ayrıştırmaktır.
Üçüncü sorun ise, yapılanların halka iyi anlatılamamasıdır. Burada asıl görev hukuk devletine ve anayasaya karşı samimi bağlılığı olması gereken aydınların ve özgür medyanın konuyu sahiplenmesi gerektiği halde tam tersini yapmasıdır.
Özgür medya ve aydın sorunu olan Türkiye'de elbette bunu bekleyemeyiz. Dolayısı ile Türkiye'de her zaman kavram kargaşası ve toplumsal huzursuzluk olacaktır.
Özellikle AKP iktidarıyla anayasaya, yasalara ve hukuka tam uyum konusunda bizzat kendileri başlı başına sorun haline geldiğinden kronik bir Türkiye hali devam etmektedir
Olağandışı durumu, olması gerekenden sapma kabul ederek olağanlaştırma mücadelesi gerekirken, eleştiren MHP'den, kabullenen MHP'ye doğru bir siyasal kayma yaşanarak durum daha da içinden çıkılmaz hale gelmiştir. Bu sayede olması gerekenden sapan siyaset bloku güç kayıp etmiştir. Çünkü MHP, olağanlaştırma tarafında iken, olağanı bozan, saptıran ve karmaşayı yaratan tarafta yer alarak saf değiştirmiştir.
Her millî konuda tavır alması gerektiği halde "çekimser" pozisyona hizalanarak, sonuç alma yerine gerileyen, taviz veren, değerlerinden kendini uzaklaştıran bir MHP ortaya çıkmasının nedeni budur.
Türk siyaseti açısından içinde bulunduğumuz durum hastalıklı bir evrede olduğumuzun göstergesidir. Ve bu durum maalesef büyük toplumsal değişim olgunlaşıncaya kadar sürecektir...