HDP için çok geç kalındı
Kimse dillendirmeden önce biz dillendirdik. "HDP kapatılmalıdır!" başlıklı yazım bu köşede 13 Ekim 2014 günü çıktı.
Yargıtay Başsavcılığı, nihayet, Halkların Demokrasi Partisi (HDP)'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne iddianameyi teslim etti.
Türkiye'de bir Mustafa Kemal'in kurduğu partinin adı "Halk Partisi", A. Öcalan'ın kurdurduğu partinin adı "Halkların Partisi". Adı bile kendisini ele veriyor. Hangi halkların?
HDP'nin eş başlarından Selahattin'le ilgili bir haberi buraya alacağım:
"Demirtaş, HDP'nin kurulduğu ilk günden bu yana öz yönetim, özerkliği parti programının bir parçası olarak kabul ettiğini, bunun seçim beyannamelerinde de yer aldığını söyledi. Demirtaş, 'Dolayısıyla bugünlerde özellikle barikat ve hendek kazıldı, işte kriz bundan çıktı, barikat ve hendek, öz yönetim talebi sonucu ortaya çıktı gibi kısır tartışmaya cevap olsun diye bunları ifade ediyoruz. Barikat ve hendek; Kürt halkı öz yönetim istediği için kazılmadı. Barikat ve hendek; Ankara'da katliam planları yapanlar, o planları hayata geçirmeye başladığı için kazıldı. Yoksa öz yönetim talebi, öz yönetim hakkı, isteği yüzyıllardır vardır. Bu talep, savaşların kaynağının temel nedenidir. İnsanlar, halklar kendisini yönetmek ister. Başkası sizi yönetsin diye başka bir beşerî irade tarafından bütün irademiz teslim alınsın diye biz doğmadık (...) Kürtlerle ve Kürdistan'ın geleceği ile ilgili söz söyleme hakkına sahip olmayan sadece Kürtlerdir (...) Dolmabahçe Mutabakatı, demokrasinin önünü açacak, tartışmanın, müzakerenin yol haritasıydı." (Cumhuriyet, 26 Aralık 2015)
Partiler, "halkları" yönetmek için kurulmaz; Türkiye'yi, Türkiye'de yaşayan halkı yönetmek için kurulur. Anayasa'nın üçüncü maddesini okuyalım: "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. - / Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. / Millî marşı 'İstiklal Marşı'dır / Başkenti Ankara'dır."
Anayasa'da "halklarıyla" diye bir ifade yer alıyor mu?!
HDP'liler "Eş başkanlık" sistemini bile PKK'nın talimatıyla ihdas ettiler.
"Kobani" kışkırtmaları, yukarıyla aldığım benzer sayısız konuşmalar... HDP'nin Kandil için ara istasyon vazifesi görmesi... Kapatma davası en başta açılmalıydı. Çok geç kalındı.
Yine eski Marxsitler, neo-liberaller, bunların kuyruğuna takılarak kendilerine statü arayan ruhlarını beş paraya satılığa çıkarmış "sağ"dan bozulma aşağılıklar, Şimdi göz yaşı dökmeye başlayacaklar... Ah HDP vah HDP!
Önce HDP'li, eki Mazlumder Başkanı Ö. F. Gergerlioğlu adlı birinin, mahkûmiyet cezası aldığı için milletvekilliği düşürüldü. Ceza haklı mı verildi, haksız mı? Ayrı mesele. Nihaî merci Anayasa Mahkemesi. Ö. F. Gergerlioğlu aklı sıra şov yapmaya kalktı.
Hayatta neler oluyor... Bu şovcunun milletvekilliğini düşüren fezlekeyi okuyan TBMM Başkan Vekili Celal Adan, 12 Eylül öncesi, ülke dirliği ve bütünlüğü için canını ortaya koymuş bir isim. Bir aradaydık. Sonra 12 Eylül cuntası içeri attı.
HDP/PKK, biliyorsunuz, beni savcılığa şikâyet etmişti. Bir şikâyet eden de Muzlumder. (24 Kasım 2012 tarihli yazım size bir fikir verecektir: "PKK vuruyor Mazlumder devşiriyor")
Kim haklıymış?!
Terörle mücadele tavizsiz yürütülmelidir.