Hani yerliydiniz ve millîydiniz?
Türkiye''den yüklü miktarda yurt dışına para aktarıldığı biliniyor. Özellikle iktidar zenginlerinin Türkiye''den kazanıp yurt dışına yöneldikleri haberlere yansıyor. Önceki akşam bir televizyon kanalında Dr. Turhan Çömez, "İngiltere''ye 100 bin Türk''ün oturum almak için başvurduğunu" söyledi.
İngiltere''de yaşamak kolay değil.
Sterlin, ABD dolarından da AB Euro''sundan da pahalı.
Bu arada Türkiye''deki iktidar, yana yakıla dolar arıyor.
Yetmiyor, başta İngiltere''deki tefeciler olmak üzere, başka ülkelerdekilere ağır faiz ödüyor. Bu sebeple döviz hareketlerini takip ediyor ve gidenlerin bir kısmına nedenini soruyor. Soruyor da ne oluyor?
Hiçbir şey.
Yarattıkları milyarderler, kendilerini yaratan velinimeti olan iktidardan kaçıyor.
Neden?
Birincisi, Türkiye''de rejimin otoriterleşmesi onları da rahatsız ediyor.
İkincisi, hukukun olmadığı yerde, paran çoğaldıkça koruması kollaması ve geleceği seni düşündürür. Kaldı ki Türkiye''de Sedat Peker''in anlattığına göre sürüp giden bir mafya/siyaset ilişkisi var.
Derin bir rüşvet çarkı var. Gazetecisinden milletvekiline herkesin adı geçiyor. Kimi itiraf ediyor, kimi günah çıkarır gibi iddialara hak veriyor. Şahitler "doğrudur" diyor. Bütün bu gerçekliğe rağmen ülkenin hukuk sistemi donmuş bekliyor.
Niye?
Emir gelsin diye.
Peki, o emir neden verilmiyor?
Çünkü soruşturma başladığında, kimin ipliğinin nerede ve ne zaman ortaya çıkacağı belli değil de ondan.
Türkiye, böyle bir ülke haline getirildi. Haliyle parası olan ağalar, güvenli bir liman arayacak ve servetini taşıyacaktır. Çünkü onlar için önemli olan vatan değil, ülke değil, millet değil, servettir.
Hiç unutmadım, bir gün böyle biriyle tartışırken bana; "Her toprak parçası Allah''ındır. Seccademi serdiğim her yer vatandır ağabey…" demişti.
Bu adamlar, Türkiye''ye gelince Cumhuriyete demediğini bırakmayan, fakat yurt dışına çıktığında "seccademi serdiğim yer vatanımdır" diyebilen kimselerdir. Aynı kimseler, yurt dışında yaşadığı ülkenin yönetimine, onu yönetenlerin dinî kimliğine milim söz söylemiyor. Seccadesini serdiği için vatanı kabul ediyor. Bir tek Türkiye''ye geldiğinde laikliğin kötü olduğunu, Cumhuriyet kurulurken padişahların sürülüp gönderildiğini hatırlıyor.
Sanki Avrupa sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi.
Avrupa''da 30 yıl süren Protestan-Katolik mezhep savaşlarında ölen milyonlar neyin ne olduğunu göstermeğe yeter de artar bile.
İşte bu sebepledir ki sözde muhafazakârların, İngiltere''ye servet kaçırması, bu çevreyi rahatsız etmiyor. Onları bir tek Türkiye''deki muhalefet rahatsız ediyor. İngiltere''ye servet kaçırırken "yerli ve millî olmak" hiçbirinin umurunda değil.
Türkiye''de Peker''in açıkladığı olayları soruşturmak da öyle.
Tüm bu söylediklerimiz bir araya getirildiğinde anlaşılması gereken şey, bu güzelim ülkeye temiz bir yönetim lazım olduğudur.
Muhafazakâr söz cambazlarından bıktık. Bu ülkeye, samimi vatansever, milliyetçi, ülkesini ve milletini lâfta değil, yaptığı işle seven ve bunu başarısıyla ortaya koyan iş cambazları lazım.
Bunun için de en başta da hepimize yeniden güveni hissettirecek hukuk düzeni gerekli. Tek başına sistem veya düzen iş görmüyor. Nihayetinde onu insan yönetiyor. Bu durumda nitelikli ve kişilik yapısı sağlam, karakteri düzgün, adalet duygusu yüksek yöneticiler arıyoruz demektir.
Vatanseverliğin göstergesi, doğruluk, dürüstlük, halk ve ülke için hukuk düzenine sadakat ve iş başarısıdır. Vatan, millet, Sakarya edebiyatı, din iman menkıbeleri anlatmak değil.
Servet kaçıran, İngiltere vatandaşı olmak için var gücüyle çalışan iktidar zenginlerine buyurun soralım: Hani, yerliydiniz ve millîydiniz?
............
NOT: Okuyucularımın bayramını kutlar, sağlıklı günler dilerim.