Erdoğan’ın günah işleme özgürlüğü engellenemez!

Fetvaya giriş: “İslâm ahlâkına göre ‘ayıp ve günahlarını gizleyenleri teşhir etmek, bunları örtmek yerine açmak ve haberini yaymak’ makbul bir davranış değildir.” Müminlerin “El-emrü bi’l-ma’rûf ve’n-nehyi ‘ani’l-münker” (“İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek”) vazifeleri vardır.
Bir de “meyhane” örneğini verirsin... Alkollü içki günahtır. İçenin ıslahı için dua edersin, ıslah tedbirlerine başvurursun.
Yavaş yavaş esas konuya girersin:
“Eğer ayıp ve günahını gizleyerek işleyen bir mümin kamu görevlisi veya kamu görevine talip biri ise bu takdirde ‘halkı onun zararından koruma’ vazifesi, ayıbı örtme vazifesinin önüne geçer ve ilgililere durum açıklanır; yani bu durumda ayıp ve günah gizlenemez.”
Fetvada hükmün kesin olması için şu örnek de verilmelidir:
“Kamu görevi dışında iki kişi arasındaki bazı ilişkilerde ayıp ve günahın açıklanmasını gerekli kılabilir. Meselâ dindar bir ailenin kızına talip olan, kendini de dindar gösteren, halbuki gizli gizli günah işleyen birini düşünelim; bunu bilen kimseye sorulduğunda durumu açıklamazsa soranların güvenlerini kötüye kullanmış, onları yanlış yola sevk etmiş olur. Bu misalde günahın ve ayıbın açıklanması daha dar bir sınır içinde kalır.”
Ama ayıbın açıklanmasının zarurî durumu vardır:
“... İslam ahlakına göre de insanların gizledikleri davranışlarını bilmek ve görmek için teşebbüste bulunmak (tecessüs) men edilmiştir. Ama gizlenen kusur ve günah kamuyu ilgilendiriyor ve bilinmemesi kamuya zarar veriyorsa devreye ‘zaruret’ girer ve zaruri olarak tespit ve gerektiği kadar teşhir edilir. (...) Bu teşhirler, yukarıda açıklanan kurallara uygun -bu manada meşru- ise denecek bir şey yoktur; gereken yapılmıştır. Uygun değilse elbette yapılan da ayıptır, günahtır. Bu ‘ayıp ve günah’ ifade edilirken yapılanın sükutla geçiştirilmesi de tasvip edilemez; şahıslar anılmasa bile yapılan ayıpların ve günahların mahkum edilmesi, ahlaksızlığa prim verilmemesi ayrı bir ahlaki ödevdir.”
Fetvanın vurgusu:
“Dikkatimizi çeken husus şudur: Adam kamu hizmetine talip, kendini namuslu, iffetli, dürüst... gösteriyor, halbuki öyle değil ve bu da birileri tarafından tespit edilip açığa konuyor. Bu durumda insanlar ikiye ayrılıyor: Bir grup yalnızca skandalı diline dolayıp bundan faydalanmaya bakarken diğer grup da yalnızca tespit ve teşhir edenleri kınamakla meşgul oluyor. / Doğrusu olaylara daha geniş bir çerçeveden bakmak, tarafsız olmak, hakkın ve erdemin gerektirdiği gibi davranmaktır.”

***

Yukarıdaki tırnak içinde alıntılar hükûmet edenlerin, sözlerini âdeta “âyet” kabul ettikleri Prof. Dr. Hayrettin Karaman’a aittir. (“Günah Kasetleri/Teşhiri”, 12 Mayıs 2011). Hürriyet’ten Ahmet Hakan hatırlattı ve yazının bir kısmını verdi. Ben Hoca’nın bir itirazı olmasın diye ayrıntıya girdim. Bu fetva Recep Tayyip’i bitirir ama Hoca, sonra “soygun”u meşru gösterebilecek fetvasını da vermiştir.
AKP’nin milletvekili Metin Külünk, “(Tayyip Bey’in) günah işleme özgürlüğü engellenemez!” demesin mi?
Ben kullanmıyorum ama “Oha!” deme alışkanlığı olanlar, bu nidâyı kullanabilirler!
Bu adamlar insanı dinden bile soğuturlar!

Yazarın Diğer Yazıları